Gül'e dua eden Museviler
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Türkmenistan'daydık. Gül, daha yolculuğun başında, her vesile ile sıcak tutulan "türban tartışması"ndan sıkıldığını hissettirdi. "Ben de Başbakan da artık bıktık!" dedi.
Cumhurbaşkanı uçakta, farklı konulara değindi. Söz, "siyasi üslup"tan açıldığında, "Liderlerle konuşunca herkes iyi niyetli ama dışarıda görüyorsunuz. Her şey değişiyor, bu siyaset tarzı değişmiyor" dedi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarından örnek verdi:
"Atatürk'ün isteğiyle Serbest Fırka kurulup, iktidar- muhalefet ortaya çıktıktan sonra Fethi Bey'e (Okyar) yapılan suçlamaları okudum. Baktım, Allah Allah. Bugün belki isimleri değiştirebilirsiniz!"
Gül, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile olumlu başlayan süreç için, "Parti başkanlarına aynı mesafedeyim. Ayrım yapmam" dedi.
Peki, "Cumhurbaşkanı'nı bu sıralar en çok memnun eden şey ne?" diye sorulsa bence şu yanıt dikkate değer:
"Bir süre önce Hatay'daydım. Sinagoga, kiliseye gittim. Kilisede yaşlı bir kadın 'Allah'a şükür bugünleri gördük' diyordu. Baktım Türkçe konuşuyor. Katolikmiş. Senin kendi vatandaşın.
Sinagogda ise Museviler her cumartesi bana dua ediyorlar. Bana derken tabii ki devlet başkanı Abdullah Gül için dua ediyorlar."
Gül, "Musevi vatandaşların tedirgin olduğunu düşünüyor mu?"
Bu hususta çok titiz...
"Türkiye'deki Museviler bizim vatandaşımız. Ayrıca, problemimiz İsrail hükümetinin politikalarıyla ilgili, İsrail halkıyla değil!"
Yakında, Ermenistan sorununun çözümü yolunda yeni gelişmeler bekleyebiliriz. Zira Cumhurbaşkanı, "Bugünkü fiili durum kimsenin çıkarına değil. Sorunlar çözülse Kafkaslar'da ekonomik patlama olur" deyip, ekledi:
"Kafkaslar için ilgili kurumlara görev veriyorum. Bağımsız kurumlara da çalışma yaptırıyorum. Süreç ölmüş değil!"
Ve diğer dış politika konularındaki sorulara, Gül'ün yanıtları şöyleydi:
Türk-Amerikan ilişkilerinin oturduğu sütunlar önemli. Bunun değerini biz de biliriz onlar da."
Kendileri zayıf duruma düşüyor.
Hukuki cephede Gül'ün yorumları şöyle...
"Yargı kararlarıyla ilgili söyleyecek bir şey yok."
"Tutuklamalar cezaya dönüşmemeli. Tutukluların sayısı mahkumların sayısından fazla olmaya başladı. Bu hoş değil. Yargının hızlı çalışması gerekiyor."
"Bu konuların Meclis'te düzeltilmesi lazım. Problem, mahkeme safahatındakilerin yayınlanması. İfade hürriyeti konusunda ise herkes şiddet olmadığı sürece istediğini yazar çizer."
Cumhurbaşkanı, görev süresi ve sonrası ile ilgili spekülasyonlara girmiyor, "Bilgimin ve ilgimin dışında. Ben, işimi iyi yapmaya çalışıyorum" demekle yetiniyor.
29 Ekim davetine yeni vitriniyle çıkan Köşk'ün beğenildiği hatırlatılınca yüzünde acı bir ifade beliriyor: "Doğrusu endişe ettik ama olumsuz tepki almadık. Burası şundan önemli. Türkiye büyük devlet. Misafir ağırladığınız yer önemli. Bu, şaşaa değil. Bir ara Pembe Köşk'ün restorasyonunu da düşünmüştük. Mimarı Holzmeister'ın talebesini bulduk. Hayrünnisa hanım çok çalıştı. Sonra bir yazı çıktı, 'Atatürk'ün odasını tuvalet yapıyorlar' diye. Biz de 'Bırakın öyle kalsın' dedik!"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.