Kilit ülke anahtar lider
Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki gün BM Genel Kurulu'nun simgesel kürsüsünde konuşurken yabancı diplomatlar not alma yarışındaydı. İsrail, Suriye, Yunanistan, Ermenistan, Filistin, Libya, Mısır, Somali... AB ülkelerinin temsilcileri ile ABD'li yetkililer ise Türk Başbakanı'nın ezber bozan, zihni sınırları zorlayan vurgularını yorumlamaya çalışıyordu.
Aslında Erdoğan'ın köşeli çıkışları, "Yeni Dünya Düzeni"nin değişen kodlarını gösteriyor. Daha doğrusu, "Yerleşik Dünya Düzeni"nin sorgulanmasına yol açıyor. Bu duruşun en çarpıcı görüntüsü kısa sıra süre önce Libya'da hafızalara kazındı.
"Küresel adalet, küresel vicdan, küresel eşitlik!"
Bir yanda, "ucuz petrol siyaseti" uğruna rol kapmaya çabalayan Fransa, diğer yanda dünyanın yeni arayışlarını seslendiren Türkiye... İşte bu farklılık New York'ta BM Genel Kurulu'na da damgasını vurdu.
Ortadoğu sorunu çözülecekse, Filistin bağımsız bir devlete dönüşecekse, İsrail uluslararası hukuka saygı gösterecekse, Arap Yarımadası ve Kafkaslar'a da demokrasi gelecekse, Somali'de ulusal birlik sağlanacaksa, Yukarı Karabağ'da işgal sona erecekse, Irak'ın toprak bütünlüğü korunacaksa, Kıbrıs'ta adil bir çözüme ulaşılacaksa, Kosova bağımsız kalacaksa, Sırp-Boşnak çekişmesi duracaksa, İran nükleer tehdit olmayacaksa, Suriye rejimi değişime ayak uyduracaksa, İslam'la terörizm bir arada anılmayacaksa, medeniyetler çatışması riski bertaraf edilecekse, global finansal hesaplar yükselen piyasalara göre gözden geçirilecekse Türkiye her denklemin içinde olacak. Üstelik Türkiye'nin anahtar rolü, dünyadaki gerilim bölgelerinde, ihtilaflı topraklarda, etnik kutuplaşmalarda hep hatırlanacak. Tansiyonun düşürülmesi ve makul uzlaşma zemini bulunması için "Türkiye örneği" sunulacak.
* Türkiye, yeni anayasa iradesini en geç bir yıl içinde hayata geçirmek ve yeni bir toplum sözleşmesi yapmak zorunda.
* Aynı zamanda, terörle mücadelenin güvenlik boyutu kadar demokratik çözüm boyutunu da gözetmek durumunda.
* Ekonomik istikrar ve büyüme eğilimi ise vazgeçilmez iki nokta...
Demokratik standartlarını yükseltemeyen, çağdaş anayasa yapamayan, Kürt sorununu aşamayan, ülkenin dağlarında olduğu kadar kentlerinde de silahları susturamayan, yapısal ekonomik dönüşümünü tamamlayamayan bir Türkiye, çok geçmeden önce bölgesel, sonra küresel iddiasını kaybedebilir.
Unutulmaması gereken son husus ise "halkın desteğidir." Erdoğan'ı hem benzersiz hem de güçlü kılan yönleri, "halkın tercihini önemsemesi, gerek içeride gerekse dışarıda güç odaklarını ve tek adamları değil, sade vatandaşı adam yerine koymasıdır."
Bu nedenle Anadolu'daki halk ile Şam'daki halk aynı lidere bakmaktadır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.