Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Tedbirli normalleşme

Yeni tip koronavirüs salgını ile mücadele süreci, sağlık ve kamu düzeni alanındaki önlemlerin ilk neticelerini vermesinin ardından, "yeni normal arayışları" da gündeme getirdi.
Ancak...
"Hayati ölçekteki bir sorunun" üstesinden gelme çabası kadar "hayatın devamlılığının gözetilmesi" de Türkiye'nin asli gündemi olmaya devam edecek.
Halen "kademeli normalleşmeden" söz edilse de biz buna, "tedbirli normalleşme" demek durumundayız. Yani, ihtiyatı elden bırakmayan normalleşme adımlarından bahsetmeliyiz.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da ilk günden bu yana önemsediği husus, salgının kontrol altına alınması, eş zamanlı olarak hayatın ve üretimin devamlılığının gözetilmesi oldu.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın bugün gerçekleştireceği Genişletilmiş Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi toplantısını, iş hayatı ile ilgili meslek kuruluşlarını bir kez daha dinleme kararını da Kovid19 kaynaklı ilk şok dalgasını atlatma ve yarının yol haritasını çizme iradesi olarak görmemiz gerek.

***

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu'nun önerilerini de dikkate alarak, normalleşme takviminin, "gıda, tarım, hayvancılık ve imalat sanayinden" başlamasından yana. Bilim Kurulu, hizmetler sektöründeki yüksek hareketlilik oranının, salgın yönetimi açısından hala risk teşkil ettiği görüşünde.
İşte bu nedenle...
Şayet alışveriş merkezleri açılacaksa müşteri sayısının sınırlanması, her müşterinin ateşinin ölçülmesi, maske kullanılması zorunlu olacak.
Veya berber ve kuaförler ancak randevu sistemi ile dükkanlarını açabilecek.
Restoran ve kafeler, mevsimin avantajını kullanarak dışarıya belli sayıda masa kurabilecek veya içerideki masa ve sandalyeleri azaltarak kısıtlı hizmet verebilecek.
Özetle...
Hayat, kontrollü akacak. Ve bu özellikli durum, geride kalan ayların kayıplarını telafi hedefinden ziyade, bu yıl için başını suyun üstünde tutma, çarkları döndürme, alacak-borç ilişkilerini sağlıklı zeminde oturtma gayreti olarak devam edecek.

***

Bu noktada özellikle odaklanmamız gereken alanın tarım sektörü olduğu kanaatindeyim.
Salgın günlerinde gıda maddeleri temin ve tedarikinde sorun yaşanmaması çok önemli idi. Bundan sonrasında ise ülke ihtiyacı ile uyumlu tarımsal ürün rekoltesinin teminat altına alınması ana hedeflerden biri haline gelecek. Ki şimdiden bu yönde ciddi hazırlık ve planlamalar söz konusu.
Türkiye'nin kriz yönetim tecrübesi, kamu ve özel sektör birikimi birçok açıdan avantaja dönüştü. Acil servisi ve yoğun bakım ünitesinin yönetimini bilen sağlık personeli dünyada neredeyse yok gibi.
Veya bakliyattan süt ürünlerine, undan makarnaya kadar halkın temel gıda maddelerine yüklendiği anlarda tek bir isteğin bile karşılıksız bırakılmaması da yine organizasyonel kabiliyetin ve talep yönetiminin sonucu.
Ve nihayet...
Siyasi otoritenin, olağanüstü şartları, olabildiğince olağan sınırlarda sevk ve idare edebilme yetkinliği de işte böylesi olaylarda anlamını ve değerini artırdı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA