Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Ukrayna halkının suçu ne?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Savaşın nasıl bir dehşete yol açtığını en iyi yakın çevremizden biz biliyoruz. Çünkü son 20 yılda inanılmaz acılara ev sahipliği yaptık. Irak'ın işgal edilmesi ve Suriye'nin iç savaşa sürüklenmesiyle iki devletin nasıl çöktüğüne, milyonların ölümüne ve göç etmelerine tanık olduk, acılarını bire bir paylaşarak büyük bedeller ödedik. Halen de 4 milyona yakın Suriyeliyi misafir ederek, İdlib'de her an krize dönüşebilecek tehlikeyi önlemeye çalışarak bedel ödemeye devam ediyoruz.
Dahası da var; Afganistan'dan Yemen'e, Afrika'dan Balkanlar'a dünyanın sorunlu birçok bölgesinden gelen göç dalgasıyla baş etmeye çalışıyoruz.
Şimdi buna son yıllarda yakın ilişkiler kurduğumuz Ukrayna'nın yaşadığı derin acılar da ekleniyor.
Peki, bize, yakın çevremize ve dünyaya bu acıları kim yaşatıyor?
Hangi olaya, hangi ülkeye bakarsanız bakın altından ABD çıkıyor. Dünyaya barış ve demokrasi vaat eden ABD, bunun tam tersini yaparak el attığı her ülkeye sadece acı ve gözyaşı götürdü. Ne yazık ki içerideki Amerikancılar hâlâ bunu anlamış değil.
ABD, bu ikiyüzlü siyasetini hayata geçirirken de geçmişte komünizm, bugün ise Rusya ve Çin öcüsüyle yapıyor.
Bu gerçeğe en sert karşı çıkan da Rusya Devlet Başkanı Putin... Son konuşmasında ABD'nin dünyayı dehşetle yönetmesine itiraz ediyor ve sert eleştiriyordu.
Ukrayna'yı işgal öncesi bütün televizyonlardan yayınlanan konuşması bu açıdan bir Putin manifestosu niteliğindeydi.
O konuşmadan sadece Libya örneğini aktaralım:
"Libya'ya karşı gayrimeşru askeri kuvvet kullanımı, devletin tamamen yıkılmasına, devasa bir uluslararası terörizm odağının ortaya çıkmasına, ülkenin bir insani felakete gömülmesine, halen durmayan uzun yıllara yayılan bir iç savaşa sürüklenmesine yol açtı. Sadece Libya'da değil bütün bir bölgede yüz binlerce, milyonlarca insanın mahkûm edildiği bu trajedi, Kuzey Afrika'dan ve Yakın Doğu'dan Avrupa'ya kitlesel bir göçmen akışını doğurdu."
Putin, Irak'ın yalanlarla işgal edilmesine de, Suriye'nin iç savaşa sürüklenmesine de aynı ölçüde karşı çıkıyordu.
ABD'nin bu ülkelerden sonra Rusya'yı da düşmanlaştırmak için elinden geleni yaptığını söylüyor ve şöyle diyordu:
"Dünya hâkimiyeti iddiası güdenler, açıkça, karşılığını görmeksizin ve altını çiziyorum, hiçbir temeli olmaksızın bizi, Rusya'yı düşman ilan ediyorlar. Bugün bile, NATO'nun doğuya yayılması ölçüsünde durum ülkemiz için her yıl daha kötü ve tehlikeli hale geliyor."
Sonra da sözü Ukrayna meselesine getirip şöyle diyordu:
"Kuzey Atlantik İttifakı'nın altyapısının genişlemeye devam etmesi, Ukrayna topraklarında başlamış bulunan askerileştirme, bizim için kabul edilemez. Elbette mesele NATO teşkilatının kendisi değil; bu sadece ABD dış siyasetinin bir vasıtası.
(...) Bu, sadece menfaatlerimize değil, bizatihi devletimizin varlığına, onun egemenliğine yönelik bir tehdittir. Bu, defalarca sözünü ettiğimiz kırmızı çizginin ta kendisidir. Onlar bunu aştılar."
Putin'in, "onlar" dediği ABD ve NATO... Eğer hesaplaşacaksa önce onlarla hesaplaşsın, Kiev'de öldürülen çocuklarla, kadınlarla, gençlerle değil. Ölen Ukraynalıların suçu ne?
ABD'nin dünyayı kan gölüne çevirmesine haklı olarak karşı çıkan biri, düşmanına benzeyerek aynı şeyi yapıyorsa ondan ne farkı kalır?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA