MAHMUT ÖVÜR

Fay hatları ve Sırrı Süreyya

Doğal fay hatları ile toplumsal fay hatlarının harekete geçtiği bir zaman diliminden geçiyoruz.
Ne yazık ki ikisine karşı da hazırlıklı değiliz. Daha dün 600 bin riskli konutun olduğu İstanbul büyük bir depremle sarsıldı ve korkuttu. Bu tehlike bilindiği hâlde ne yazık ki, son yıllarda yapılan bütün çağrılara, uyarılara rağmen İstanbul'u yönetenler depreme karşı olumlu bir adım atmadı.
Aynı tehlike toplumsal fay hatları için de geçerli. Baksanıza Türkiye'nin üzerinde en fazla oyun oynanan toplumsal fay hattı Kürt meselesiyle ilgili tarihi bir süreç yaşanırken bir kesim bambaşka bir siyasi gündemle meşgul. 40 yıllık terör sorununun bitme aşamasına gelmesi, içeride bir kesimi neredeyse mutsuz ediyor. Tabii bunun karşısında yıllardır barışı gerçekleştirmek için canıyla kanıyla uğraşanlar da var. Tıpkı sevgili Sırrı gibi...
Siyasetçi, sinemacı, yazar, senarist birçok unvanı vardı ama onu en iyi tanımlayan anlatıcı olmasıydı. Tıpkı Kürtlerin dengbeji gibi Sırrı Süreyya Önder günümüzün dengbejiydi. Yıllar önce, 80'li yılların ikinci yarısıydı, İstanbul Sirkeci'de Doğubank diye bir iş merkezi vardı. Almanya'dan işçi primi ve kaçak yollarla getirilen elektronik ve beyaz eşyaların satıldığı bir merkezdi. Oraya ara ara gider piyasanın nabzını tutmaya çalışırdım. Orada elektronik eşya satan Sırrı diye biri vardı. Her buluşmayı hoşsohbeti ve bilgece yaklaşımlarıyla renklendiren Sırrı, dikkatimi çekmiş ve samimi olmuştuk. Sonra Sırrı'yı bir ara görmez oldum. Çekip gitmişti. Ta ki 2006 yılında Beynelmilel filmi vizyona girene kadar.
Filmi izleyince gözlerime inanamadım, bizim Doğubanklı Sırrı, filmin yönetmeni Sırrı Süreyya Önder'di. Aradım uzun uzun konuştuk, sonra da arada bir buluşmaya başladık. En son ilk çözüm süreci döneminde Muhsin Kızılkaya, Mustafa Erdoğan, Sırrı Özbek, Cemil Alkan gibi birçok dostla bir araya gelmiş, sohbet etmiştik. Daha doğrusu bir anlatıcı olarak en çok o konuşmuş, biz de dinlemiştik.
Sonrasında gelgitler yaşansa da Sırrı Süreyya hep o tebessüm eden yüzüyle gönlümüzdeki yerini korudu ve en son "terörsüz Türkiye" projesinin önemli bir aktörü olarak bir kez daha karşımıza çıktı. Şimdi hastanede hayata dönme mücadelesi veriyor. Hastalığıyla bile barışa katkı sunan Sırrı'ya tekrar acil şifalar diliyor ve sözü onun hakkında beni en çok etkileyen yazıyı yazan yakın dostu sevgili Muhsin Kızılkaya'ya bırakıyorum:
"Etme Sırrı!
Bizi böyle çaresiz, bizi böyle derbeder bırakma! Etrafımızı kuşatmış kör kuyular merdivensiz qardaş, bizi onların dibinde bırakma! Ortalık dağınık; toplamadan öyle gitme!
Kalbine biraz daha kan gitsin diye kanımdan ne kadar lazımsa vereyim qardaş, gitme!
Dışarıda gürül gürül bir bahar var, etme!
Erguvan mevsiminde gitmek zulümdür, gitme!
Öte dünyadakilerin barışa ihtiyacı yok qardaş, işi nihayete erdirmeden gitme! Bizi öfkelerimizle, bizi kötülüğümüzle, bizi acımasızlığımızla, bizi hodbinliğimizle, bizi zalimliğimizle baş başa bırakma! İki tarafın kurşunlarına duvar olacak beden azdır qardaş, bedeninizi aradan çekme!
Hikâye anlatmak için doğmuştun, bizi o hikâyelerden mahrum bırakma. (...)
Öyle bir meselenin altına bedenini koydun ki qardaş, kim elini uzatsa kalbi tekliyor Sırrı. Turgut Özal da benzer bir şeye kalkışmıştı, onun da kalbine bir şeyler oldu. Bir nisan günü durdu onunki de... Öyle bir mesele ki yürek dayanmaz! Acıyı bir tarafa bıraktım, uğraşmak için çelikten kalp lazım sahiden. Sen yaralı bedeninle işe giriştiğinde, her konuşmamızda 'Aman qardaş, sağlığına dikkat et, sağlığına dikkat et ki, bu iş nihayete erdiğinde, istemeyenlerin mahcubiyetini gör' derdim sana. Barış geldiğinde bayram yapacak olan zaten yapacak, bizim işimiz onlarla değil, barışı en çok barışı istemeyenlerin yüzüne düşecek utanç halesini seyretmek için seviyorduk ikimiz de.
(...) Bugün en çok barış güvercini hüzünlü qardaş!
O güvercini daha çok hüzne gark etme!
Kalbini bir kez olsun dinleme!
Gitme!"

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Mahmut Övür | Fay hatları ve Sırrı Süreyya

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.