Beynimiz “göç”meden...
Dimitri Payet... 11 yıl önce kimsenin tanımadığı, Fransa'da bir mağazada tezgâhtar olarak çalışan bir gençti. Madagaskar yakınlarındaki Reunion Adası'ndan gelmişti. Yarın Avrupa'nın futbol şöleninin finalinde, göğsünde Fransız bayrağı, şampiyon olmak için ter dökecek.
Bugün Kanada nüfusunun yüzde 20'si, Almanya'nın yüzde 11.6'sı, ABD'nin yüzde 14'ü ve Fransa'nın yüzde 9'u göçmen vatandaşlardan oluşuyor. Türkiye'de bu oran yüzde 2.5...
Biz bu ülkelerle kıyaslandığında çok daha hoşgörülü olduğumuzu söyleriz. Zulme uğrayana yardıma koşarız. Bu ülkeler ise nitelikli olan göçmenleri seçer; ne kadar merhametli olduğunun reklamını yapar.
Türkiye'nin ev sahipliği yaptığı Suriyeliler içinden, bu ülkelere kaptırmadan nitelikli işgücüne vatandaşlık vermesi, diğer ülkeler için sıradandır. Ve bu ülkelerin ekonomisine de değer katmıştır.
Artık ekonomisiyle, sanayisiyle, eğitimiyle, yaptığı devasa projelerle Türkiye de birçok insan için göç edilecek bir ülke... Geçen yıl 85 bin yabancı, çalışmak için Türkiye'ye başvurdu. Bunların büyük kısmı da Avrupa'dan...
İşte biz de 10 büyük ekonomi arasında yer almayı hedefliyorsak, yabancıların şirketlerimizde çalışmasına, nitelikli göçmenlere vatandaşlık verilmesine alışmalıyız. Buna hem insani hem de ekonomik değer olarak bakabilmeliyiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.