Boş çerçevede Bedri Baykam
TUVALE DÖRDÜNCÜ BOYUT EKLEME ÇABASI
Buna bir tek şey eklemek gerekir. "Bir nesne ne zaman sanat yapıtına dönüşür?" sorusunun arkasında çok geniş bir anlamda ele alırsak, eski deyimle soyut sanat vardır. Ben bunu biraz öteleyerek soyutlama diye çeviriyorum. Soyutlama, yalıtma, tecrit etme, kendi başına bırakma demek. Geleneksel anlayış bunu tuval çerçevesi içinde yapıyordu. Önce tuvalde 'okunabilir' görüntüler yok edildi. Sonra tuvale doğrudan müdahaleler başladı. Tuval kesildi, biçildi. Ama daima tuval yerli yerinde kaldı. Baykam şimdi Duchamp'ın açtığı yolda ilerleyerek tuvali tamamen boşaltarak, onu boş bir çerçeveyle özdeşleştirerek yeni bir boyut getiriyor. Bu aşama bir yeniliğe tekabül ediyor. Ama öncesinde de zaten Baykam tuvale dördüncü boyutu ekleme çabasına girmişti. Yeni bir teknikle Rönesans'tan beri tuvaldeki realitenin en önemli konusu olan perspektifi ve onun sağladığı derinliği başka bir düzeye taşıdı. Onun ardından da bu evre geldi: Boş çerçeve. Boş çerçeveler, bize gerçeklikle görüntü ve tuval ilişkisi etrafında yeni bir eksen oluşturuyor. Bu zamanla ve mekanla ilgili bir şey. Birim zaman içinde çerçeve, sınırları içine giren nesneleri, insanları kendisine ait hale getiriyor. Onları birer görüntüye dönüştürüyor. Görüntüleri gerçeklikle/nesnelerle kuruyor. Gerçeklik zamanında 'sokaklarda dolaştırılan bir ayna' diye tanımlandı. Ressamlar gerçekliğin görsellik düzeyinde farklı düzeylerini saptamak için hiperrealist (ultra realist) resimler yaptılar. Baykam şimdi, boş çerçeveyi ortaya koyarak hiper realizmin ötesinde bir gerçeklik düzlemi oluşturuyor. Bu da çerçevenin yarattığı görüntülerle ilgili bir sonuç. Görüntüye girmek ve çıkmak bize zamanla ve varlıkla/varoluşla ilgili sorular sorduruyor. Dahası, çerçevelerin üstüne 'daha önce yapılmıştı' yazarak, "Bunu ben de yaparım," diye tablolar oluşturarak Baykam, zaten Duchamp sonrası dünyasının temel sorunsallarını işaret ediyordu. Boş çerçeve bu uzun zincirde yeni bir halkadır. Evrensel değerdedir. Çağdaş sanat, düşünmekle ve yapıtla düşünce arasındaki ilişkiden zevk almakla ilgilidir. Bir yapıtı satın alanları, yapıtın ücretini, yapıtı üretenin kişiliğini bir tarafa bıraksak da asıl bu konular üstünde dursak... Daha iyi değil mi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.