Kalbiniz kar altında kalmasın
Kayak sezonu aralık başında açıldı.
Kar yağmazsa teknoloji var. Dağın tepesindeki 30 bin metreküp kapasiteli göletten özel bir sistemle suni kar yapılıp, pistler hazır hale getiriliyor. Yeter ki siz kaymak isteyin. Xanadu Otel'in genel küdürü dostum Murat Altuğ Kargı, kayak yapmam için çok ısrar etti lakin çocukluğunda İstanbul'un sokaklarında leğen veya naylonlarla kayma deneyimime rağmen bir yanımı kırmaktan çekindim! Etrafı seyreyledim.
Aklıma Hilmi Yavuz'un, Çehov'la başlayan bir yazısı geldi.
Çehov'un Üç Kız Kardeş'inde Tuzenbach, Marscha'ya sorar: "İşte kar yağıyor: Bunun anlamı ne?"
Evet, karın, kışın anlamı ne?
Kar gençlik mi, yaşlılık mı?
Sanırım bir yanıyla yaşlılık; huzur ve sükunet. Bir yanıyla da gençlik; hareket, canlılık ve dirilik.
Ama sanırım daha çok gençlik. Yaşlıların 'bu kışı da atlattık' lafı boşuna olmasa gerek!
Kar sessizlik ve hüzünse; yaz neşe, ses ve harekettir.
Kar yalnızlıksa, yaz kalabalık.
Yaz aşkın neşesiyse, kar aşkın hüzün defteri.
Yaz aşkları kaçamaksa, kış aşkları sıcak şarap, romantizm.
Kar hatıra, geçmiş, iz bırakmaksa; yaz gelecek ve uçarılıktır.
Kış avdır, avcıdır, Jack London'dır. Yaz deniz, güneş, adalar ve Sait Faik'tir.
Ve sanırım modern hayatta artık, kar şehre değil, kıra aittir.
Kentteki varlığı hızla eziyete dönüşürken, kırda bir başka dünyadır.
Ve kent, size ne kadar hızlanmanızı söylüyorsa; kar, o kadar yavaşlamayı hatırlatır.
Yeni yıla girerken, hızla geçen bir takvim yılı daha düşerken hayatımızdan, sanırım bu hatırlatmayı dikkate almakta fayda var. Kalbinizin kar altında kalması için.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.