Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KUTLUHAN GÖRÜCÜ

Suriye’de Askeri Operasyon Hangi Bölgeye Gelir?

Son dönemde yaşanan terör saldırılarının ardından Suriye'de terörle mücadele yeniden kamuoyunun gündemine girdi. Fırat Kalkanı bölgesinde 2 özel harekat polisimizin şehit edilmesinin ardından üst düzey devlet ricalinden "askeri operasyon" sinyali olarak değerlendirilen birçok demeç medyaya yansıdı.

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Suriye'den ülkemize yönelik terör saldırılarının kaynağı mahiyetindeki kimi yerler konusunda artık tahammülümüz kalmamıştır. Buralardan kaynaklanan tehditleri ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız. Polislerimize yönelik son saldırı ve topraklarımızı hedef alan tacizler artık bardağı taşırmıştır. En kısa sürede bu sorunların çözümü için gereken adımları atacağız" açıklaması ulusal ve uluslararası kamuoyunu hareketlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da açıklamalarda bulunarak muhtemel bir operasyona işaret ettiler. Açıklamaların sıklaşmasıyla birlikte bölgede son durum ile muhtemel operasyon alanları konuşulmaya ve Ruslarla geçmiş müzakerelerden hareketle yapılan analizler kamuoyu ile paylaşılmaya başlandı.

Muhtemel operasyon ve operasyona dair analizlerden önce terör örgütü YPG/PKK'nın Suriye'de ürettiği terörün mahiyetini idrak etmek gerekmektedir. YPG/PKK, 2012 yılından itibaren Suriye'de alan kontrolü elde ederek terör "yönetimini" ortaya koymuştur. Ancak Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı ile birlikte Suriye sahasında yer almasının ardından YPG/PKK ile yurt içi ve sınır ötesinde devam eden mücadele Suriye sahasına da fiziki olarak yansımıştır. Özellikle de Zeytin Dalı Harekatı'nın ardından terör örgütü YPG/PKK, Afrin başta olmak üzere sivilleri hedef alan bombalı araç, el yapımı patlayıcı, havan, roket ve ATGM gibi saldırı çeşitlerini kullanarak terör üretmiştir.

Bu saldırılara TSK, askeri mütekabiliyet gösterse de Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşmasını önlemek amacıyla Fırat Nehri'nin doğusunda Barış Pınarı Harekatı'na başlanarak Tel Abyad ve Resulayn şehirleri arası terörden arındırılmıştır. Bu sürecin ardından ABD ve Rusya ile müzakere gerçekleştirilerek hedef bölgeler olan Tel Rıfat, Ayn El Arab, Menbiç ve Resulayn ile Irak sınır hattı arasındaki bölge müzakerenin konusu olmuştur. Rusya ile gerçekleştirilen Soçi Mutabakatında Tel Rıfat ve Menbiç'ten terör örgütü YPG/PKK'nın tamamen çıkarılması diğer sınır hattındaki bölgelerde de 10 km geri çekilmesi kararlaştırılmıştır.

Bu mutabakata rağmen Rusya, anlaşmanın gereklerini yerine getirmemiştir. Öyle ki Barış Pınarı Harekatı'ndan 18 Mart 2021 tarihine kadar terör örgütü PKK, çoğunlukla sivilleri hedef alan 487 saldırı gerçekleştirmiştir. 487 saldırı içerisinde 94 bombalı araç saldırısı, 76 el yapımı patlayıcı ile saldırı, 71 havanlı saldırı ile 11 bombalı saldırı yoğunlukla sivillerin hedef alındığını göstermektedir. Nitekim saldırıların ortaya konulduğu ısı haritalarında da YPG/PKK'nın yerleşim merkezlerini hedef aldığı görülmektedir.

Özel Harekat polislerimizin şehit olduğu saldırının ardından Afrin'de gerçekleştirilen bombalı araç saldırısında 6, Cerablus güneyine yönelik roket saldırısında da 3 sivilin hayatını kaybettiği düşünüldüğünde söz konusu bölgelerin terörden tamamen temizlenmesinin gerekliliği ortadadır.

Türkiye'nin harekat tarzına bakıldığında 30 km derinliği kendine harekat esası belirlediği görülmektedir. Bu nedenle 30 km'nin ötesinde, yani Ayn İsa ve Tel Temr'e yönelik bir askeri operasyon olacağı öngörülmemekte. Ancak Tel Rıfat'ın terör saldırılarının üssü olması bakımından bu bölgenin temizlenmesine hassasiyet gösterileceği muhakkaktır.

Tel Rıfat bölgesine yönelik de Rusya'nın Halep'in güvenliği bakımından ve geçmişte YPG/PKK'ya hava desteği vererek kazandırdığı alanı en kötü senaryoda rejime teslim etmek isteyecektir. Bu nedenle Tel Rıfat'ın BPH sonrasında imzalanan Soçi'de öngörüldüğü gibi YPG/PKK'dan arındırılması senaryosu olasıdır. Menbiç bölgesine geldiğimizde ise yine Türkiye'nin 30 km derinlik stratejisinin ötesinde bir bölge olduğu görülmektedir. Türkiye, bu bölgeye 2017 ve 2019 yıllarında askeri hamle gerçekleştirdiğinde de Rusya'nın askeri varlık göstererek karşı durduğunu hatırlamak gerekmektedir. Hatırlanmalı ki, BPH sonrasında ABD Menbiç'teki tüm askeri varlığını geri çekerek, bölgeyi Rusya'ya bırakmış ve ABD üslerine Ruslar yerleşmiştir. Bu nedenle Menbiç bölgesinin de Rusya'nın himayesinde YPG/PKK yerine rejime devredilmesi en olası senaryo olarak görülmektedir.

Diğer bir muhtemel bölge olan Resulayn ile Irak sınır hattı arasında da ABD varlığı olduğu gibi, Kamışlı bölgesi de dahil olmak üzere rejim ve Rusya varlığı bulunmaktadır. Henüz ABD'nin tam anlamıyla Suriye'den çekilmediği bir senaryoda, askeri ikmal bakımından hayati önemdeki Irak sınırı bırakılmak istenmeyecektir. Terör saldırılarının geliş güzergahı bakımından da Türkiye için öncelikli bölge değildir. Ancak bilinmeli ki, ABD'nin terör örgütüne askeri destek güzergahı Fişhabur sınır kapısından başlamaktadır.

Muhtemel askeri operasyon bölgelerinde en muhtemel ancak zorlu bölge olarak Ayn el Arab'ın kaldığı görülmektedir. Bölgede Rus askeri varlığıyla birlikte ABD'nin de diplomatik ağırlığı bulunmaktadır. Nitekim bazı iddialara göre Ruslar, ABD'nin bölgedeki diplomatik şerhini bildikleri için Türkiye'ye öncelikli bölge olarak Ayn el Arab'ı göstermektedir.

Ayn el Arab ve kırsalı, M-4 yolunun hemen kuzeyindeki Menbiç'in Fırat'ın doğusundaki girişinde yer alan Süleyman Şah Türbesinin asli yerinin bulunmasından dolayı anlamlı ve stratejik bir bölgedir. Bunun yanında bölgenin PKK'nın Suriye "miti" içerisinde sembolik önemi de bulunmaktadır. Bu nedenle Tel Rıfat ve Menbiç kuzeyinden YPG/PKK'nın çıkarıldığı denklemde Türkiye Ayn el Arab kırsalına ve özellikle Süleyman Şah Türbesini asli yerine koymak üzere yeni bir askeri hamle başlatarak Cerablus ve Tel Abyad hattını birleştirebilir ve başta Suriyeli Kürtler olmak on binlerce mültecinin evlerine geri dönmesini sağlayabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA