Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Bir market öyküsü

Kabul edin, "Tarihin bir sayfası daha çevrildi" gibi bir cümleyle karşılaştığınızda, sanki okuduğunuz romanın bir yaprağını daha devirmişsiniz gibi bir algı oluşuyor.
Oysa tarihin çevrilen o sayfasıyla birlikte nice hayatlar "Nisyan ile malul" insan belleğinin dipsiz uçurumlarına yuvarlanıyor, bir bilseniz...

***

"Tansaş" 1970'lerde, rahmetli İzmir Belediye Başkanı İhsan Alyanak'ın yoksul kesime ucuz et, sebze-meyve yedirmek, kışları kömürü piyasaya göre daha ucuza almalarını sağlamak için geliştirdiği bir "Tanzim Satış" formülüydü.
1980'lerde, kulakları çınlasın, İzmir'in ilk Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura'nın döneminde market zincirine dönüştürüldü.
1990'larda, onun da kulakları çınlasın, İzmir'in ikinci Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur döneminde de Türkiye'nin değilse bile Ege'nin en prestijli süpermarketler zinciri haline geldi.
1990'lardaki başarının mimarı Çakmur'un Tansaş Genel Müdürlüğü'ne getirdiği rahmetli Ahmet Piriştina'ydı. Ama sosyal demokratların genlerindeki virüsün ortaya çıkması gecikmedi; Çakmur onu potansiyel bir siyasal rakip olarak görmeye başladı, sonunda da yollarını ayırdı.
Tansaş macerası ondan sonra farklı mecralara yöneldi... Konumuz o olmadığı için burada kesiyorum.
***

Benim çok arkadaşım ama çok az dostum var. Piriştina da bir elin parmaklarını geçmeyen o gruptandı.
Çakmur'la yolları ayrılıp Tansaş'tan uzaklaşınca, "Ahmet" dedim, "Edindiğin bu birikim ziyan olmamalı."
- Nasıl olacak?
- Tansaş gibi bir market zinciri niye kurmayasın ki?
- Hangi parayla?
***

İzmir'in para babalarını bir akşam Kültürpark'taki Tenis Kulüp'te verdiğim bir yemekte bir araya getirdim.
Projemi(zi) anlattım. "Bu, İzmir'in ilk çok ortaklı yatırım deneyi olacak" dedim üstüne basa basa.
Uzatmayayım; şöyle bir çözümde uzlaşma sağlandı: 100 kişi 100'er bin dolar koyacak, toplanacak 10 milyon dolarla bir hipermarket kurulacaktı. Sonra piyasadaki gelişmelere göre market zincirine dönüşme kararı alınırsa sermaye artırımına gidilecekti. Hatta belli bir aşamada halka arz kararı bile alındı.
***

Piriştina, ben ve bir hukuk müşaviri oturup ana sözleşmeyi hazırladık. Bazen Ahmet'in evinde, bazen Tenis Kulüp'te bir araya gelerek.
Şirketin adında biraz zorlandık, sonunda Ahmet, "Ağabey 'Kipa' fena isim değil" dedi.
- Ahmet, Yahudiler'in takkesi "Kippa" ile karıştırıp, "Siyonist sermaye İzmir'e sızdı" diye bizi taşa tutarlar.
- Ağabey, "Kitle Pazarlama"nın "Kipa"sı bu.
- O zaman "Ki-Pa" yazalım.
***

Neyse... Şirket kuruldu, 100 kişi 100'er bin dolar koydu. Hayır, ben ortak ol(a)madım. Çünkü değil 100 bin, bin dolarım bile yoktu.
Önce Bornova dışında muhteşem bir hipermarket inşa edildi. Onu İzmir'in diğer giriş-çıkış noktaları olan Balçova Çiğli'deki marketler izledi. Onları da Ege kentlerindeki marketler..
Arada "Kipa"nın bir bölümü halka arz edildi. Hisseleri İMKB'de çok prim yaptı. Ortaklardan sevgili Metin Akpınar borsada epey hisse toplayıp sermayedeki payını ciddi bir orana yükseltti.
Arada Ahmet Piriştina, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi ve etik kaygılarla şirketle ilişkisini kesti.
Ve birgün İngiltere'nin market zincirleri devi "Tesco", Kipa'nın kapısını çaldı. Verdiği teklif çok iyiydi. İlk sermayede 100'er bin dolar koyanlar 10'ar milyon dolara hisselerini devrettiler. Bir koyup 100 aldılar!
Hiçbirinden kuru bir teşekkür bile gelmedi; ne bana, ne Piriştina'ya.
***

Bütün bunları Ekonomi Servisimiz'in bir haberi çağrıştırdı: "Tesco" artık adındaki "Kipa"yı silmek istiyormuş...
Evet, tarihin bir sayfası çevriliyor. Ama o çevrilen sayfada nice hayatlar, nice acılar, sevinçler, hüzünler, ölümler gizli; bir bilseniz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA