Konsey'i beklerken
Ankara'da hükümeti, Dışişleri Bakanlığı'nı, Paris'te de büyükelçiliğimizi yürekten kutluyorum. Sessiz ama etkin diplomasiyle hem Fransız Meclisi'nde, hem de Senato'da gerekli sayının da üstünde imza toplanmasını sağlayıp "İnkâr Yasası"nın Anayasa Konseyi'ne götürülmesini başardılar.
Şimdi söz bizdeki Anayasa Mahkemesi'nin muadili olan Fransız Anayasa Konseyi'nde.
Konsey'in "İnkâr Yasası"nı Fransız Anayasası'na aykırı bulup iptal edeceğinden adım kadar eminim.
Çünkü, Konsey'in eski Başkanı Robert Badinter, bu yasanın neden Anayasa'ya aykırı olduğunu ayrıntılarıyla açıkladı. İşte Badinter'in gerekçelerinden birkaç bölüm:
Varsayalım ki, bir Türk kamu görevlisi veya işadamı Fransa'ya geldi ve Ermeni iddiaları için görüşü soruldu. O da olayların Türkiye tarafından savunulan versiyonuna dayalı bir yanıt verdi. Ne olacak? Ermeni dernekleri Fransız mahkemelerine başvuracak. Türk vatandaşı da Ermeni iddialarının inkârını yasaklayan yasanın düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtladığını, dolayısıyla Fransız Anayasası'na aykırı olduğunu savunacak. Sağlam bir dayanak da bulacak: "Anayasal Öncelik Sorunu". (Not: Fransız hukukuna 2010'da giren bu kavram ve düzenleme, Anayasa'nın güvencesindeki temel hak ve özgürlüklere zarar veren her türlü yasal düzenlemenin anayasal yargıya götürülmesine olanak tanıyor. Bu hak ve olanak Fransız Anayasası'nın 61/1 maddesinde belirtiliyor.
Konu kaçınılmaz olarak Anayasa Konseyi'nin önüne gelecek. Ve hiç kuşkusuz sadece "İnkâr Yasası" değil, Ermeni soykırımını tanıyan 2001 tarihli yasa da Anayasa'ya aykırı bulunacak. Sonuçta adli bumerang, yasayı çıkaranlara dönecek. Hukuk, siyasetten rövanşı almış olacak.
Anayasa Konseyi'nin vereceği iptal kararı sadece Türk-Fransız ilişkilerinin buzul çağına girmesini önlemekle kalmayacak, özgürlükler beşiği olmakla övünen Fransa'yı da büyük bir utançtan kurtaracak...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.