Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

‘Savunduğun adama bak Salih Tuna’

CHP Milletvekili Tuncay Özkan'ın son günlerdeki acayip halleri üzerine bir kadim dostum, savunduğun adamı görüyor musun, diye takıldı.
Oysa onu savunmamıştım.
Ergenekon adı altında FETÖ'nün yaptığı zulme karşı çıkmıştım.
Tuncay Bey'in kızına (Nazlıcan Özkan) sırf babasından dolayı okuduğu lisede uygulanan korkunç mobbing'in hesabını sormuştum.
Hiç de pişman değilim.
Bugün olsa aynı şeyi ziyadesiyle yapardım.

***
Gelgelelim, Tuncay Bey son günlerde gerçekten de çok çok vahim şeyler söylüyor.
Vahim dediğim...
Ancak FETÖ'cülerden sadır olabilecek lakırdılar ediyor. Bilmeseniz, Dumanlı Ekrem veya Uslu Emrullah konuşuyor sanırsınız.
Şu lakırdılara bakar mısınız lütfen: "Trump kazanıyor, Erdoğan kaybedecek;
Trump kazandı Suudi Arabistan ile İsrail birlikte hareket edecek, biz de bu yeni dünyaya ayak uyduracağız; İran da değişecek, Erdoğan ve AK Parti de gidecek..."
Bu milletin iradesiyle seçilen Cumhurbaşkanının, müstevli marifetiyle gidecek olmasına bu ülkenin bir milletvekili nasıl sevinir?
Tuhaf, gerçekten tuhaf!
Şayet bu milletvekili "Ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye" sloganlarıyla Cumhuriyet Mitingleri tertip edenlerdense tuhaftan öte bir şey var demektir.
Kimsecikler böyle savrulamaz çünkü.
Haliyle sormak gerek:
Tuncay Bey baştan beri mi böyleydi?
Soruyu böyle koyunca...
İster istemez, Tuncay Özkan'ın Silivri'den Obama'ya yazdığı (Erdoğan hükümetinin antisemitik olduğu jurnaliyle de süslediği) o acayip mektuptan, sahibi olduğu televizyon kanalını (Kanaltürk) FETÖ'ye satışına kadar çok ilginç bir hikâye cümlesi çıkıyor karşımıza.
Geldiği noktadan geriye bakınca...
"Biz kaç kişiyiz" muhabbetinin, CHP'yi kasetsiz ele geçirme faaliyeti olduğunu söylesek bile başımız ağrımaz.
Bundan olsa gerek, CHP'yi kaset kumpasıyla ele geçiren Kemal Bey'le arası gayet iyi.
Halbuki Baykal'a demediğini bırakmazdı.
***
En ilginci de PKK'nın malum partisinin içerde yatan liderine yaptığı ziyaret ve akıl almaz güzellemeleri.
O kadar ki...
"Adalet yürüyüşü" diye pazarladıkları Kemal Bey'in "FETÖ'ye adalet yürüyüşü" hakkında şunu bile demişti: "Bu yürüyüş Demirtaş'ın çığlığıdır." FETÖ'cüler de "bizim çığlığımız" diyorlardı. (Çığlıkları birbirine karıştırmayı nasıl da başardınız Kemal Bey!)
Nerden baksanız tuhaf ötesi bir hal.
Bu garip hal hakkında Sabahattin Önkibar bakınız ne yazmıştı: "Merhum Uğur Mumcu'nun ağabeyi sevgili Ceyhan Mumcu'yu bilirsiniz (...) Ceyhan Mumcu, Tuncay Özkan siyaseten kahraman olurum düşüncesiyle Fetullah'a sövüp hapse düşünce onu cezaevinden çıkarmak için seferber olur ve dosyasını incelemeye başlar / Dosyasında dehşet bir belge vardır / Tuncay Özkan'ın PKK'nın MİT tarafından el konulan parası ile Kanaltürk'ü kurduğunu görür..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA