Geçtiğimiz hafta sonu Van'daydım. Van'ın görülmeye değer güzellikleri ve tarihi dokusu insanı büyülüyor. Depremden sonra Van adeta yeniden inşa edilmiş ve Çözüm süreciyle birlikte Van'da umut ve huzur iç içe. Lakin seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte Van'da HDP'nin "görünmez şiddetiyle karşı karşıya kalındığını" anlatıyor AK Parti Milletvekili Burhan Kayatürk.
"Görünmez şiddet" kavramı bana ilginç geldi. Bunu açmasını isteyince Kayatürk, "HDP kendilerine hakaret edenlere değil toplum nezdinde saygınlığı olan AK Partililere sık sık saldırıyor. Ciddi saldırılara uğradık. Hiçbir gün yok ki otobüslerimiz saldırılara uğramasın, camları kırılmasın. Başkale de 3 bin kişi saldırdı" diye cevap verdi.
***
2011 seçimlerinde de partililerin, adeta AK Partililere saldırmak zorunda bırakıldığını ifade eden Kayatürk, ancak bu seçim döneminde HDP'nin çok farklı bir strateji izlediğini şu sözlerle aktardı; "Bu dönemde ise HDP, şiddeti görünmez kılıyor.
Çünkü bu saldırıları ne kadar görünür olursa Batı'da oy kaybedeceklerinin endişesini taşıyor. Örgüt, elemanlarını gönderip insanları açık açık tehdit ediyor. Şehir merkezlerinde akşamları ev ziyaretleri yapıp halkı 'AK Parti'ye oy vermeyin' diye tehdit ediyorlar."
AK Parti'nin Seçim Bürosu açılışlarına gelenlerin videoya çekildiğini ve daha sonra bu kişilere gidilerek "Neden gittin?" diye hesap sorulduğunu vurgulayan Kayatürk, "Eşimin olduğu otobüse bile saldırdılar" dedi.
***
Reklam panolarında musluklardan kan akan fotoğrafların kullanılmasının, korku algısını yaymak için yapıldığını kaydeden Kayatürk insanların, "AK Parti'ye oy vereceğiz ama bizi ziyarete gelmeyin, sonra HDP bizi tehdit ediyor" diye yakındığını anlatıyor.
Seçim bürolarını kiralamak istediklerinde de büro sahiplerine baskı yapılarak "Bürolarınızı AK Parti'ye kiralamayın" diye tehdit edildiğini belirten Kayatürk, seçimlerde sandığa kesinlikle hakim olarak kimseye baskı yapılmadığına emin olmak için mücadele edeceklerinin altını çizdi.
***
Van'da konuştuğum bazı HDP'li esnaf da ismini vermeden HDP Genel Başkanı Demirtaş'a kızgın olduğunu açıkladı. Vanlı bir esnaf, "Çözüm sürecini başlatan Erdoğan'a bu kadar hakaret etmesini anlayamıyoruz. Kabul edelim ya da etmeyelim Erdoğan bir dünya lideri. Biz Kürtler dindarız, Demirtaş'ın "Diyaneti kaldıracağız, Din derslerini kaldıracağız" demesine anlam veremiyoruz" diye Demirtaş'a sitem etti.
Bir esnaf ise "HDP'nin seçim barajını geçmesini istiyoruz. Çünkü geçmezse eğer olaylar çıkar" diye konuşunca"Ama seçim barajını geçmezse millet istememiştir, devlet değil. HDP kime karşı sokağı karıştıracak?" diye sorduğumda "Bilmem abla sokaklar karışır işte" diye yanıt verdi.
***
Gevaş Belediye Başkanı Sinan Hakan ile de görüşme fırsatı buldum. Hakan, "Erdoğan'ın başlattığı Çözüm Sürecine çok destek var. 'Çözüm sürecinden geri dönülemez' diyor buranın halkı. Kürtlerin sorununa sadece HDP'li seçmen duyarlı değil AK Partili Kürtlerin de sorunu.
Bu yüzden Çözüm Süreci çok önemli. Çok fazla annelerin gözyaşına tanıklık ettik. Çözüm Süreci'nin devamı için mutlaka AK Parti yeniden iktidar olmalı" diye konuşuyor.
Özellikle Vanlıların vurguladığı şu uyarı önemli; 'Van huzurun şehri ama siyasi bir takım provokasyonlara karşı dikkatli olunması gerekiyor!'
***
Dün yazımı yazarken, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, NTVdeki canlı yayında partisinin barajı aşamaması durumunda 7 Haziran akşamı istifa edeceğini açıklıyordu.
Demirtaş, "Diyorum ki HDP barajı aştığı zaman bu program, bu herkese moral verir. PKK'da mesajı daha net alır ve der ki "Türkiye HDP'den demokratik siyaset yapmasını istiyor, barışçıl yöntemi istiyor." Bunu görür PKK yönetimi de. Bütün Ortadoğu'yu Türkiye'yi izliyorlar, onlar da buna kıymet verecektir diyorum" şeklinde konuştu.
Yani bu sözler, hem istifa edeceğini söyleyip hem de aba altından sopa göstermek değil mi? Demirtaş bu cümlesiyle ne demek istiyor? HDP barajı aşamazsa silaha geri mi dönülecek?
HDP barajı aşamadığı takdirde bunun sorumlusu olan millete savaş mı açacak?
