Ligimizde belki de son dönemlerin oyun anlamında en kötü Galatasaray - Fenerbahçe maçı oynandı. Özellikle Okan Buruk'un paçalarından akan temkinli oyunun da faktörüyle çok kısır ve zevksiz bir futbol seyretti Türkiye. Türk futbolunda ne yazık ki şöyle bir gerçek de var: Bu gibi kritik maçların öncesinde oluşturulan gergin iklim, sahadaki futbolu ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Futbolumuzu bu atmosferin içine çekmeye devam ediyoruz. Yine kötü bir maçın ardından yapılan hakem açıklamaları oyunun önüne geçti ve Türk futbolu yine ileriye bir adım dahi atamadı.
G.SARAY OYUN KURMA KONUSUNDA BÜYÜK PROBLEMLER YAŞIYOR
Saha içine gelirsek; Galatasaray, son 1 - 1.5 aydır oyun kurma anlamında büyük problemler yaşıyor. Özellikle de tempolu ve rakibi boğan oyunundaki düşüşü yaşamaya devam ediyor. Derbiler, bu gibi düşüş grafiğini yukarı çıkarmak adına bir fırsattır. Ancak bu çok da kolay değil. Galatasaray bu fırsatı, temkinli oyunuyla tepti diyebilirim.
OYUNDAKİ DÜŞÜŞ GRAFİĞİ AŞAĞIYA DOĞRU DEVAM EDİYOR
Maç öncesinde Galatasaray'ın topla oynama yüzdesinin 50'lerin üzerine çıkması durumunda büyük problemler yaşayacağını ifade ettim. Çünkü G.Saray topla yüksek yüzdeleri gördüğü zaman bocalayan ve skor üretmekte zorlanan bir takım. Gerçekten de bakıldığı zaman Galatasaray'ın topla oynama yüzdesi 60'tı maç sonunda. Ancak büyük problemleri yaşayan da G.Saray'dı. Maçtaki verileri de üretkenlikte problemlerin yaşandığının zaten gösteriyordu.
0.12 xG
0 korner
1/4 isabetli şut
7 rakip ceza sahasında topla buluşma.
Ayrıca Galatasaray, 2014'te sonra en düşük gol beklentisine sahip olduğu maçlardan biri ortaya koydu. Bu tarihten itibaren en düşük xG olan maç da Fenerbahçe'ye karşı.
0.12 xG (Şubat 2025)
0.15 xG (Kasım 2016)
0.09 xG (Nisan 2016)
SAHADA İYİ YAPTIĞI HİÇBİR ŞEY YOKTU
Galatasaray'ın güçlü diyebileceğimiz tarafı olan orta sahası üretim anlamında da çok kötüydü. Orta sahadan topla neredeyse hiç çıkamadığı, pas frekansını hiç iyi yapamayan bir takım vardı sahada. Oyun anlamında Okan Buruk'un takımının neredeyse iyi yaptığı pek bir şey yoktu. Son 1 - 1.5 aydır G.Saray'da net bir şekilde uzun toplarla çıkmaya çalışan bir anlayış var. Ve bu hiç işlemiyor. Hatlar arası pas yok, merkezden topla çıkma ve en önemlisi build-up (geriden olgun oyun kurma süreci) neredeyse hiç yok. Böyle bir takımdan galibiyet beklemek de zaten hayal ürün olur. Bireysel performansta Lemina'nın da ekstra performansı da maçın gidişatını belirleyen faktörlerden bir tanesiydi. Başka bir oyuncunun öne çıktığını göremedik.
F.BAHÇE BEKLENENİN ÜZERİNDE BİR PRESLE BAŞLADI
Gelelim Fenerbahçe'ye... Mourinho'nun böylesi zorlu maçlarda çok fazla risk alan bir oyun anlayışının olmadığını zaten biliyoruz. Ancak Fenerbahçe yine de beklediğimden daha fazla önde baskıyla başladı. Ve baskı da G.Saray'ın oyun inşasını engelleme de başarılı oldu diyebiliriz. Peki, Fenerbahçe bu maçı kazanmayı çok mu istedi orası için de soru işaretleri var. Ancak Galatasaray'a göre daha iyi basan, geçişleri yakalayan ve pozisyonlar bulan bir takım görüntüsü verdi.
Fenerbahçe'de doğru olan bir plan vardı. O da Galatasaray'ın zayıf bölgesi olan Frankowski oynadığı sağ bölgeydi. Çünkü Mourinho'nun Kostic'i sol kenara koyması aslında burada doğru bir hamleydi. 1v1 ve 1v2'lerde Fenerbahçe'nin oradan daha fazla gelmeye çalıştığını ve oradan bağlantı yapmaya çalıştığını gördük. Bunu bir nebze de başardı zaten. İstatistikler de Fenerbahçe'nin maçta daha etkili olduğunu gösteriyor zaten. Ancak Fenerbahçe'nin de çok fazla bu maçı kazanmak için yüklendiğini söylemek yanlış oldu.
3/10 isabetli şut
2 kaçan net pozisyon
1.54 xG
15 rakip ceza sahasında topla buluşma
Sonuç olarak iki takımın da maçı kazanmak için hamleler yapmadığı ve daha temkinli oynadığı bir maçı izledik. Duran toptan veya bir hatadan gol bulma düşüncesi çok daha net vardı. Oyuncu değişiklikleri de aslında temkinli oyunun göstergesiydi. Umarım bir daha böylesi seyir zevki kötü bir maç izlemeyiz...