Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Galatasaray'da takkeler düşüyor!..

Olan bizim böreklere oldu..
Uğurcan "Braga maçına börek getirmeyeceğim. İki maça getirdim, ikisinde de yenildik" dedi.. Uğurcan, Hünkar Feridun'un oğlu.. Bizim evde büyüdü.. Babasıyla maçlara gelirdi yıllar önce.. Şimdi Avrupalarda mutfak okumuş pırıl pırıl bir delikanlı.. Feridun'u emekli etmeye hazırlanıyor.. Cüneyt Ağabey, Feridun'a anlatmıştı, Delta'ya davet ettiğinde bize parmaklarımızı yediren puf böreklerinin sırrını. Feridun bire bir yapmaya başladı. Şimdi de Uğurcan.. Hele 21.45 gibi geç maçlarda, mideler hafif hafif ses vermeye başlarken, o pufları yemeye doyulmuyordu..
Ne varki, bizim Galatasaray milleti "Uğur" hastası.. Maçın sonucuna göre her şeyden mana çıkarıyor. Mancester ve Ordu maçlarında börekler harikaydı ama, sonuçlar acıklı.. Böreklere kesildi günah.. Ve de görüldü ki, Galatasaray'ın uğurla, muğurla alakası yok. Çünkü ortada Galatasaray yok..
Manchester maçında "Eh" dedik.. Ordu maçı da umutsuz değildi, en azından.. Ama Braga maçı, takkeleri paldır küldür döktü yerlere.. Keller ortaya çıktı.
Galatasaray için bu yenilgi şok getiren bir tokat olabilir, bugünden yarına toparlanma getirebilir mi?.
Ben pek ihtimal vermiyorum. Çünkü takımın hem transfere, hem zamana ihtiyacı var..
Hata, Fatih Terim Hocamla başlıyor.. Bogdan Tanyeviç'i bile geride bırakan rotasyonlara takımla öyle bir oynadı ki, herkes, her maç yanında bir başkasını görüyor.. Özellikle savunmada "Yerleşik" olmak çok önemli.. Herkes yanındakinin zaafını bilir, onun eksiğini de kapamaya çalışır..
Galatasaray savunması, darmadağın. Hücum oynayan bir takımda böyle kalbur savunma olur mu?. Dünyanın en kolay çalım yiyen geri dörtlüsü yarışması yapılsa, Galatasaray birinci olur. Sağlam tek kişi yok.. Braga'nın ilk golünde adına destan yazılan Semih'in yediği çok ucuz çalımı hatırlayın.. Bireysel zaaflar bu kadar çok olunca, yardımlaşma, kademeye girme en üst düzeyde olmalı ki, gedikler kapansın.. Ona da Fatih Hoca izin vermeyince, Galatasaray maçın her anında çok kolay, çok basit goller yiyen bir takım durumuna düşüyor.
Bu geri dörtlünün arkasında da, en az onlar kadar güvenilmez bir kaleci var.. Geldiği günden beri, bir tek bir maçta Muslera'nın takımı kurtardığını hatırlıyor musunuz?. Büyük kaleci değil..Usta kaleci, sert şutta topu 18'in ortasına mı çeler.. O pozisyon gol oldu. Ayni pozisyonda Braga kalecisi topu, ortada üç Galatasaraylı varken, nereye çeldi?. Muslera büyük kaleci değil.. Aykut'u yok etmeye, Ufuk'u kulübe mahkumu yapmaya değmezdi?.
Gelelim orta sahaya.. En büyük sorun orda.. Melo, büyük futbolcu değil.. Galatasaray onu ille de transfer etmek için niye bunca zaman ve para harcadı anlamak mümkün değil.. Formda ise işe yarar. Değilse, çöp.. Geç transfer olunca, sezona hazırlanamadı bile.. Şimdi her maç Galatasaray'ı bir kişi eksik oynatıyor.. Fatih Hocanın kendi keşfedip kendi sildiği Ceyhun, en az üç Melo ederdi.. Ronaldinho'ya burun kıvıran Galatasaray, Melo kadar Kaka ile uğraşsaydı, bugün büyük futbolcularla oynayan büyük takım olurdu. Şimdi "Sıradan" adamlardan oluşan, dökülen Türkiye Liginde idare edebilecek ama yarını olmayan, seneye, gene Avrupa'ya çıkma şansı görünmeyen bir kadro var elde.. Çok ama çok revizyon gerek..
Gemiyi asıl batıran adam Kaptan Selçuk oldu.. Ben Trabzon'dan başlayarak, bu kadar kişiliksiz, bu kadar ruhsuz, bu kadar korkak, bu kadar sorumluluktan kaçan, bu kadar risk almadan ve bu kadar geride oynayan, bu kadar silik, bu kadar pısırık Selçuk görmedim. İki stoperin arasından çıkmadı nerdeyse.. Bir tek derin pas atmadı, hep yana ve geriye oynadı. Şut atma denemesine girmedi. Duran topları dahi başkalarına bıraktı. Galatasaray'ın sahada olmayışının baş sorumlusuydu.. Bir odaya kapansın. Maçın bandını tek başına izlesin, ne dediğimi anlar..
Oyun kuran ikili Melo ve Selçuk böyle feci olunca, sahada oyun olur mu?.
..Ve kadroya bakın.. Bir Şampiyonlar Ligi maçında 1-0 mağlup takımı kurtarmaya giren oyuncu Yekta..
Bu Yekta, Kasımpaşa'da yedek bile olmaz inanın.. Koca (!) Galatasaray'da kurtarıcı.. Kendini kurtaramamış adamdan kurtarıcı..
Ambarat'a takıma yerleşme izni verilmiyor adeta.. Maça kötü başlıyor, tam toparlanır gibi oluyor, hadi kenara.. Onun ölüsünün Yekta'yı katlayacağı hesabını yapan yok..
Emre Çolak, Tugay gibi büyük bir futbolcuyu bitiren hastalıktan malul.. Etrafında bir defa dönmeden topu kullanmıyor ve zaten kapalı oynayan rakip savunmaya iyice toparlanma, kademelenme fırsatı verip, kontratakları öldürüyor.. İkinci yarı nispeten iyi oynamaya ve faydalı olmaya başlamışken kenara alındı. İnanılır gibi değil..
Şimdi bu orta dörtlü ile Avrupa Şehrini geç, köy olur mu, kasaba olur mu Galatasaray?..
İleriye gelince..
Umut ölmüş.. O sezon başında golleri arayıp bulan adam, sahada saklanacak yer arıyor. Kenara alınmak onu bitirmiş..
Burak daha yeni takıma girmeye başladı. Söyleyecek fazla laf yok. Elmander hep söyledim. Sıradan, çok sıradan bir adam. Formda olursa işe yarar ama kenarda oturarak. İlk 11'de düşünülecek adam değil. Fatih Terim gibi hedefleri büyük bir hoca, onu nasıl kadroda bıraktı, hayret..
Şimdi bu takım nasıl adam olur, hem bir de yanlış oynarsa?..
Evet!.. Galatasaray yanlış oynuyor üstelik..
Braga'nın kapalı savunma yapacağı, vakit kazanmak için oyunu yavaşlatacağı belli değil mi?.
Şimdi bu "Belli" karşısında Galatasaray'ın oynadığı futbola bakın.. O lanet olası, yana ve geriye paslarla oyunu yavaşlatan, Braga tehlike alanından uzak tutan takım Galatasaray'ın kendisi.. 17-18 pas yapıp santrayı geçmedikleri pozisyonlar var.. Tereyağı değil, bal da sürüyorlar Braga'nın ekmeğine..
Topu rakip alana geçirdiklerinde durum daha da feci.. Topsuz oynayan tek adam yok.. Çapraz koşu yapan, alan açan, top isteyen.. Bir sahne var, Fatih Hoca onu izlese çözer düğümü..
Aydın sağ açıkta topu kaptı.. Uzun uzun dolandı oralarda 11 kişinin doldurduğu Braga yarı alanında bir arkadaşı top isteyecek koşu yapsın diye.. Kimse yerinden kıpırdamayınca döndü geriye Semih'e verdi ve kollarıyla da çaresizlik işareti yaptı arkadaşlarına..
Galatasaray futbolcularına "Bireysel taktik" nedir öğreten çıkmamış.. İddia ediyorum. Sorun "Bireysel taktik nedir" diye, bilen çıkmaz..
Topu almış Aydın.. Braga savunması yerleşmiş.. Bireysel taktik orda işte.. "Öyle bir yere koşmalıyım ki, Aydın topu bana rahatça atsın.. Ve ben topu aldığım yerde oyunu ilerletmiş olayım.. Rakip beni takip eder, peşimden gelirse, yerleşik savunmaları bozulur, öteki arkadaşlarıma koridor açılır.. Gelmezse kapar giderim."
Bu hamleyi maç boyu bir tek futbolcudan gördünüz mü?. Hepsi çakılı, Aydın'a, zavallı Aydın'a (Yani o simge, top kimin ayağında ise ona) bakıyor, ne yapacak diye.. Koşu yapan da, Selçuk gibi, kendi alanına geriye koşup topu orda alıyor ki, oyun gerilesin, Galatasaray hamle ve zaman kaybetsin.
Bu futbolla maçı kazanmanın imkanı var mı?.
Şimdi Fatih Hoca'nın yere düşen takkeleri toplaması, maçın bandı ile odasına kapanması ve "Ben nerde hata yaptım" diye önce kendi hatalarının öz eleştirisini yapması, sonra da futbolcularına birer birer yanlışlarını göstermesi gerek bir..
Geç kaldı ama, artık zaman da alsa, yerleşik, birbirine alışkın bir 11 kurması lazım iki.. Sıradan adamlarla dolu kadroya en az üç "Büyük" futbolcu transfer etmek için, kolları şimdiden sıvaması lazım, üç..
Bunlar da zaman alacak şeyler.. Sihirli değnekle olmaz..

***

Hocama bir önemli dost tavsiyesi daha..
Kulübede yanında, ona itiraz edecek, kararlarını tartışacak, bıraktığı zaman da Galatasaray'da onun yerini alacak biri olmalı.. Derwall'in yanındaki Denizli, Piontek'in yanındaki Terim gibi..
Bu ikisinin de, dünya çapındaki hocalarının ne yanlışlarını düzelttiklerini yakından bilirim.. Ne kadar büyük olursan ol.. İnsan hata yapar. Bazen gözünün önündeki gerçeği göremez insan.. Yardımcı kadro o zaman önem kazanır işte.. Galatasaray kulübesinde 75'inci dakika maçı kurtarmak üzere Yekta oyuna girerken "Ne yapıyorsun hoca" diye müdahale edecek cesarette bir adam var mı?.
Derwall Denizli'yi, Piontek Terim'i armağan ettiler bu ülkeye.. Göreceli olarak çok kısa kaldıkları halde.. Denizli ve Terim, yıllardan beri bir varis çıkardılar mı?.
Kulübeye bakın.. Orda geleceğin Galatasaray Hocasını gören var mı içinizde?.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA