Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Delta ve A&B’den nerelere geldik!.

"A&B İletişim olarak sektörde 44 yılı geride bırakıp 45. yaşımıza giriyoruz.
Dile kolay; hizmet sektöründe 44 yıl!.." diye başlıyordu, sevgili dostum, bir zamanlar meslektaşım Sibel Asna'nın bana yolladığı notta..
Dile kolay gerçekten 44 yıl..
Neydi A&B?..
Alaattin Asna'nın "A"sı.. "Betül Mardin"in "B"si..
Ne iş yapıyordu peki?.
PR!.
Türkiye'de o yıllar, lafın uzunu bilinmiyordu ki.. Public Relations!. Kısası PR'ı anlasın, millet!.
1967'de askerden terhis olunca, Cüneyt Ağabey (Işıklar içinde yatıyor..
Koryürek) "Delta Ajans'ta başlıyorsun" dedi. "Yarın saat 6'ta bende ol.." Bre aman!. Sabahın köründe, bir?. Ne iş yapacağım, iki!.
Gittim tabii. Sonra öğrendim..
Cüneyt Ağabey baş başa görüşmelerini el ayak doluşmadan ve kafaların en parlak olduğu saatlerde yaparmış.
Yani kargaların kahvaltı zamanı..
Odasına girdim. Önüme irili ufaklı, çoğu ciltli 6-7 kitap bıraktı. "Şu oda senin" dedi. "Oraya kapanıp bir haftada bunların hepsini okuyacaksın..
Sonra da Delta Ajans PR Müdürü olarak işe başlayacaksın.." "PR ne" dedim..
"Orda" diye kitapları işaret etti..
Cüneyt Ağabey, Amerika Fresno State Üniversitesi'nde "Reklam ve Halkla İlişkiler" okumuş, dönünce "Delta / Reklam, Halkla İlişkiler ve Pazarlama Şirketi"ni kurmuştu. Ben Halkla İlişkiler'in başına geçecektim.
Müşterilerimiz, Northern Electric Telefon Şirketi, Goodyear Lastikleri, Lufthansa Hava Yolları'ydı.. Yerli bir iki şirket de vardı.. Çukurova Elektrik ve Karadeniz Bakırları, hatırladıklarım.
Mekteb-i Mülkiye'den arkadaşım Alaattin Asna ve çok sevdiğim, saydığım, elleri öpülesi Betül Abla da, İstanbul'da ilk PR şirketini kurdular, daha sonra..
..Ve "Halkla İlişkiler" diye bir meslek dalını Türkiye böylece duydu..
"44 yıl süresince nice firmanın kuruluş heyecanını paylaştık, şimdi devler liginde olan pek çok kurumun marka olma yolculuğuna eşlik ettik, yol gösterdik.
Toplumsal faydayı tüm profesyonel çalışmalarımızda odağımıza aldık.
Sivil toplum kuruluşlarının gönüllüsü olduk, destek sağladık, içerik ürettik, uyguladık.
Birlikte yaşama kültürünü geliştirmenin temelinde iletişim olduğu bilinciyle, markalaşma sürecinde, gerçeklere dayanan ve toplum menfaatini kollayan iletişimin önemini anlatmaya çalıştık.
Sorumluluğumuz büyük, yolumuz çok uzun..." diyor A&B'de, işi şimdi yürüten Sibel Kardeşim..
Gerçekten çok uzun Sibel.. Hatta o ilk günlerden, Milat yıllarından daha uzun ve daha zor.. Çünkü şimdi PR'cılık şirket kesesinden köşe yazarlarını dünyanın bir ucuna götürüp yedirmek, içermek, eğlendirmek..
Sonra da, "Yahu şunlardan bahset" diye eline müşteri şirketlerin haberlerini sıkıştırmak, artık.. Bahset ki, davetler sürsün. Başkaları da davet etsin..
Cüneyt Ağbi "Reklam.. Pay for it. PR.. Pray for it" derdi. "Reklam..
Bedelini ödersin, yazarlar.. PR.. Dua edersin ki, yazsınlar" diye farkı anlatırdı..
Şimdi, PR da, bedelli olunca, aslında müthiş yetenek ve uzmanlık isteyen İletişimci'ye gerek kalmadı, Sibel!.
Nerde o eski müthiş PR'cılar?.
Cüneyt Ağbiler.. Alaattinler..
Deniz, Ayşegül, Ayşe, Berna, Ferideler.. Soyadlarını yazmıyorum.
Herkes bilir zaten..
Peki bugün efsane olmaya aday bir isim var mı, etrafta, Sibel?.
Reklam şirketi ile köşe yazarı anlaşıp, gazeteye istenen yazıyı koyuyor ya da röportajı yapıyorlar..
Para peşin, haber ya da tanıtım, reklam, her ne karın ağrısı ise yayınlanıyor artık.. PR'cıya gerek mi var!.
Bak Sevilay Yılman Kardeşim yazdı, dört gün evvel..Hürriyet Genel Yayın Müdürü Vahap Munyar'a, Sabah Ekonomi'den Dilek Güngör, Milliyet Genel Yayın Müdürü Mete Belovacıklı ve meslektaşın ve yazar Ali Saydam'ın da olduğu bir masada sormuş.
"Ayşe Arman'ın bazı röportajlarını parayla yaptığı söyleniyor. Bizzat röportaj yaptığı kişilerden birinden duydum! Bu çok büyük rezalet değil mi Vahap Ağabey!" Vahap ne yapmış, peki?.
"Doğrudur" demiş ve işin tüm içyüzünü anlatmış iyi mi?.
Ben de köşemde yazdım..
"Sevilay, şahit de gösterip yazıyor, ne diyorsun Vahap" diye.. Çıt yok günlerdir, ne Vahap'tan.. Ne de Hürriyet'in CEO'su Mehmet Soysal'dan..
Aslında onlar da doğruladılar, Reklam Şirketleri ile gazete arasında paralı "İşbirliği Haber ve Yazıları"nı, "Proje" diye.. Ertuğrul da (Özkök) doğruladı.. Ayşe de, köşelerinde..
Yani PR oldu, PRoje!..
Farkı?. PR'da artık"Pray for it" yok.. O da oldu Pay for it!.
Şimdi ben 70 yıllık Hürriyet Okuru ve 60 yıllık gazeteci Hıncal Uluç olarak anlamıyorsam, CNN ve Hürriyet başta Demirören Yayın Gurubunda aniden başlayan mesela Mustafa Sarıgül haberleri ve köşelerde beliren övgüler, yazar ve muhabirlerin kendi fikir ve haberleri mi, yoksa bedeli ödenmiş PRoje'ler mi, okur nerden bilecek?.
Peki hakkımız değil mi, yıllardır, keyifle, lezzetle okuduğumuz yazarlar ve yazılar üzerine düşen gölgenin kalkmasını istemek?.
Hakkımız değil mi, mesela..
"Bu Ahmet Hakan yazısı mı?. İşbirliği PRojesi mi?. Yoksa da başka şey mi?." bilmek?.
Paralı işler yapıldığını kabul eder ama, paralı yazıların hangileri olduğunu okurdan gizlersen, her yazı şüphe altına girer bir..
"Madem gazete alıyor..
Ben de alayım" diyeceklere de kapı açılır.. Onlar da el altından "Özel PRoje"lere girişirler, bu da iki..
O zaman da ben her satırdan şüphelenirim.
O zaman "Spor sayfasına haber 'Şu başlıkla şu kadar sütuna' diye ısmarlandı. Ismarlayan da falanca" diyen arkadaşıma inanırsam kabahat ben de mi olur?.
Sevilay'ın şahitli, ispatlı yazısına hâlâ suskunluk "İkrar" yani "Kabul etmek"ten gelmiyorsa, nedir?
Hürriyet gibi bir gazete, böyle şahitli ispatlı soruya nasıl susar, yahu!
Vahap Munyar?. Ayşe Arman?.
Ertuğrul Özkök nedir?.
Nedir Mehmet Sosyal?. Ne dediğimi bile anlamadan, panik içinde bana saldıran Ahmet Hakan, nedir?.
(Sana el uzattım.. "Gel dertleşelim" dedim.. Niye yüz yüze konuşmaktan korkuyorsun, Ahmet?.
Dün okudum. Kurşun döktürmek için üç gün izin istemişsin ben nereye kurşun atacağımı, kime kurşun dökeceğimi bilirim.
Bana da uğra.) Biriniz açık seçik, biriniz net, biriniz herkesin anlayacağı gibi anlatsın yahu!. Nedir bu PRoje ve bir yazının PRoje, yani paralı olduğu niçin gizlenir.
Ah Sibelcim ah!.
Ne güzel anılar ve yıllarla başladık, nereye geldik!.
Cüneyt Ağbi ile Delta bitti. Peki A&B?..
Ortam zor.. Ortam kirli.. Ama sen başarırsın Sibel!
Nice, nice yıllara, A&B!.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA