Çocukluğumun ilk anıları Van'dadır.
Önce Çaldıran Köyü (Şimdi kasaba) sonra il merkezi Van..
Yani rahatça bu türküyü söyleyenlerdenim..
"Vanlıyam men, şanlıyam
Kılıcı kanlıyam
Özüm sözüm hep birdir
Men bu yurda bağlıyam"
Birkaç yıl evvel gittiğimde aklım orda kaldı. Sonra Van'da doğan bacım Serpil'i alıp gene gittim. Sonra hep gitmek istedim ama olmadı bir türlü. İlk gittiğimde tanışmıştım, 100. Yıl Üniversitesi'nden Nuray Haytabaşı Hocamla..
"Bana yaz.. Bize yaz" dedim, "Bu güzellikleri anlatmakla bitmez Van'ı.."
Vanlıyam ya, abartıyorum sananlar olabilir..
Bence bu ülkenin en güzel, en yaşanacak turizm merkezi.. Çünkü Van en güzel..
Ben demiyorum. Bir el kızı çekti uzaydan Van Gölü'nü.. Uzaydan çekilen Dünya Güzellikleri Fotoğraf Yarışması'na katıldı ve açık ara "en güzel" seçildi Van Gölü..
Nuray Hocam biraz gecikti ama yazdı sonunda..
İşte uzaydan bakanlar için dünyanın en güzel yeri!.
Yani uzaydan birileri gelirse bir gün, "En güzel" diye seçip inecekleri yer VAN.. Benim Van'ım.. Nuray'ın Van'ı.. Bizim Van'ımız..
Buyurun, hem okuyun, hem de resimlere bakın!.
***
***
2021 Dünya Güzeli seçilen Van Gölü sahillerinin, çok daha değerli bir payesi var!***
Van Gölü için dönüm noktası olan 1 Haziran 2021 tarihinde etkinlikler, 60 bilim insanının katılımıyla düzenlenen Van Gölü Sempozyumu ile başlatıldı.
Amaç; Van Gölü ile ilgili bilimsel verilere dayanan bir bilgi havuzu oluşturmaktı ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi belki bin kez anlattığı gerçekleri bin birinci kez anlatmanın gururunu yaşadı, üstelik Vanlı Rektör Prof. Dr.
Hamdullah Şevli koordinatörlüğünde...
Sempozyuma protokol katılımı muazzamdı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı'mız, beraberindeki üst düzey yöneticiler, proje paydaşları, milletvekilleri ve dahası... Ama her şeyden öte tüm dikkatler haliyle onur konuğu olarak davet edilen First Lady'miz Emine Erdoğan'da idi.
Etkinliklerde, pandemiye yönelik tüm önlemler alındı. Öyle ki, metrekareye düşen kişi hesaplamasına varıncaya kadar! Bu nedenle halk katılımı oldukça sınırlı tutuldu. Ya serbest bırakılsaydı diye düşünmeden edemedim doğrusu..
Van kahvaltısını Guinness Rekorlar Kitabı'na sokmak amacıyla Vanlıların sadece bir çağrı ile sıradan bir sabahı festivale dönüştürdüğünü, üstelik 51 bin 793 kişi ile dünyanın en kalabalık sofrasını kurarak, önemli bir rekora imza attığını nasıl unutabiliriz ki!
Olmaz demeyin.. Van'ın çok ciddi kırmızı çizgileri var, bunlar: Van peyniri, Van balığı, Van kedisi, Van kahvaltısı kültürü ve nerdeyse kutsal alan saydığı Van Gölü...
Etkinlik programında "Tekne turu" olarak duyurulan kısım belli ki, "Van Gölü şerefine" bir etkinlikten diğerine geçerken karayoluna alternatif olarak, bir hoş seda yaratmak amacıyla tercih edilmişti.
Kurum amirleri, basın mensupları, ilgili tüm kuruluşlar kendileri için ayrılan teknelere yerleştirildi ve dümenler Edremit ilçesi iskelesine doğru kırıldı.
Teknelerden birine ise Van Valisi Mehmet Emin Bilmez ve eşi Meral Bilmez tarafından öncelikle Emine Erdoğan, beraberinde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve ekibi, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan, Bitlis Valisi Oktay Çağatay ile Van ve Bitlis illerinden milletvekilleri ve Deniz Temiz Derneği Yönetim Kurulu Başkanı davet edilir. Dikkatinizi çekti mi, Van Gölü Havzası'ndan sorumlu veya söz sahibi üst düzey?
Tekne yol almaya başladığında ise Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş tarafından Van Gölü odaklı eşsiz bir sunum başlatılır.
Eşsiz dedim, çünkü sunumun içeriğini biliyorum..
Düşünsenize, dünyanın en büyük sodalı gölünün üzerinde ilerliyorsunuz. Göl suyunun bileşimindeki tuz oranı nedeniyle yaşam olasılığı son derece düşük! Hal böyleyken Van Gölü'nde, tüm hesapları altüst eden mucizevi balıkların; ters akıntıya karşı kilometrelerce yüzebilmelerini, hatta tonlarca ağırlıktaki suların arasından sıyrılarak, metrelerce uçabilmelerini mümkün kılan özelliklerini keşfediyorsunuz.
Van balığının akıllara sığmayan bu yaşam döngüsünde, en kritik süreci olan üreme döneminde;
Van Gölü'nden doğdukları akarsulara doğru, bir anda ve hep birlikte üstelik canları pahasına çıktıkları yolculukta; günlerce beslenmeden verdikleri amansız mücadeleyi, hayretler içinde soluksuz izliyorsunuz.
Sonra gölün derinliklerinde, kayıp bir batık kent görünümünde olan, 30-40 metrelik dünyanın en büyük mercan kayalıklarının üzerinden geçtiğinizi fark ediyor, haliyle heyecanlanıyorsunuz.
Kalp atışlarınıza yetişemediğiniz bu dakikalarda, turkuvaz renkli derinliklerin kulaklarınıza efsaneler fısıldayan efsunlu bir göle dönüştüğüne şaşırmamalısınız elbette!
Teknede de benzer anların yaşandığını tahmin edersiniz sanırım. Tüm konuklar bu olağanüstü ayrıntılara dikkat kesilmişken, bir an katılımcılardan bir ses; Emine Hanım ve beraberindekileri Van Gölü'nün güzelliklerini seyre davet ediyor. Emine Hanım ise notlarını işaret ederek "Asıl Van Gölü burada!" diyor..
Üstelik, Van Gölü şahitliğinde.. Başından beri özlemle duymak istediğimiz cevap buydu doğrusu, Van Gölü'nün gerçekten, derinden ve yükseklerden hissedilmesi..
Bilim çevrelerince, Van Gölü suyunun, koronavirüs tedavisinde etkili olduğu bilgisinin duyurulması üzerine; tüm gözler, büyük bir umutla Van Gölü'ne çevrildi.
Halk arasında; özellikle ağır seyreden nezle, grip gibi hastalıklarda, göl suyunun buruna çekilerek temizlenme, aslında yüzyıllardır yaygın olarak kullanılan bir yöntem.
Haberin gündeme bomba gibi oturması ve Van Gölü suyu üzerinde uzun bir süredir deneylerin yapıldığının açıklanmasıyla Van'da duyduğum ilk yaygın tepki "Van Gölü'ndeki çekilmenin sebebi anlaşıldı!" şakası oldu.
Anlayacağınız bilgi kesinlikle şaşırtmadı.
Aksine Van Gölü'nün bir şifa kaynağı olduğuna inanılıyor ve yararlanılıyor.. Özellikle de cilt hastalıklarında.
Üstelik bu konuda Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin çok önemli bulguları var.
Nuray HAYTABAŞI
***
ABBAS!..
Pandemi başlayalı beri Abbas evde.. Yazıları evden yazdık ama, bayramlaşma yapamadık. Şimdi az biraz gevşedi ya yasaklar. Üç aşımız, yedi bin antikorumuz var ya.. En büyük Uluç'un elini öpme ve gecikmiş bayramlığımızı alma zamanı geldi. Yani Abbas yolcu.. Yani Hıncal'ın yeri iki gün kapalı.. Salı, çarşamba kepenkler inik.. Perşembe buluşacağız. Hamit Altıntop ve onun bulduğu Alman Hocamıza iki çift lafımızı da o gün edeceğiz, inşallah!..