Çok sevindim. Bahçeli'nin Ahmet Kaya'nın mezarını ziyaret eden Kılıçdaroğlu'na ağır sözlerle saldırdığını duyunca çok memnun oldum.
Hatta içimi bir huşu kapladı.
"Ohh be..." dedim kendi kendime.
Çünkü doğru olan, doğal ve hakiki olan buydu zaten!
Aşırı milliyetçi, ırkçı ve şövenist güruhun temsilcisi bir partinin liderinin, sosyal demokrat ilkeleri benimsediğini söyleyen partiyi, bir eyleminden, bir politikasından dolayı ağır sözlerle eleştirmesiydi yani.
Uzun zamandır olmamıştı böyle bir şey. Çünkü CHP'nin eski lideri Baykal ve onun doğurup, besleyip, büyüttüğü politbürosu yıllardan beri MHP ile can ciğer kuzu sarması şeklinde siyaset yapıyorlardı. Hangisi CHP'nin, hangisi MHP'nin lideri falan ayırt edemiyordum artık! Aklım karışıyordu.
Öyle karışıyordu ki hatta bazı zamanlar yazı yazarken bile inanılmaz hatalar yapıyordum.
Diyordum ki mesela; "MHP milletvekili Arıtman, MHP'li Muharrem İnce, MHP gönüllüsü Necla Arat, MHP'nin asenası Nur Serter ya da MHP'nin avukatı Mengü!"
Editörümüz Şenol'dan (Konukçu) duydum. Bizim Sermet Ağabey, benim bu kafa karışıklığından dolayı yaptığım hataları düzeltirken her defasında, "İnşallah Sevilay'ın şu CHP ve MHP'li vekilleri karıştırmayacağı günler biran evvel gelir!" diye söyleniyormuş.
Çok şükür galiba o gün geldi.
Sanırım CHP, bu defa MHP ile gerçekten yol ayrımına girdi.