Yılbaşında Milli Piyango'dan 10 milyon liralık büyük ikramiyeyi kazanan Yusuf Akoğlu'nun hikayesini gazetelerde okurken, içinden süzdüğüm hayat dersini sizlerle paylaşmadan edemedim.
Yusuf Akoğlu elektrik idaresinde şoförlükten emekli olunca, köyünde hayvancılıkla geçinmeye başlamış. Ve 2012'nin yılbaşı gecesinde hayatı ansızın değişmiş...
Zira çeyrek biletine, 40 milyon liralık büyük ikramiyenin dörtte biri vurmuş!

UÇUCU 'MADDE'
Akoğlu'nu hafta sonu haberlerde izledim. Yine aynı köyde, aynı şekilde yaşıyordu. Kırmızı renkli Doğan görünümlü Şahin'in bagajına köpekleri için aldığı bayat ekmekleri yüklüyordu.
Aynı derme çatma evde yaşıyordu.
Sabah kahvaltılarını, tıpkı iki ay önce olduğu gibi kahvehanede 2.5 liralık peynirli börek ve üç bardak ıhlamurla yapıyordu...
Yani?
Yani hayatında hiçbir şey değişmemişti. Bir tek şey hariç...
Yalnız kalmıştı... Çünkü muhabirin mikrofon uzattığı kahvehanedeki arkadaşlarından biri şöyle diyordu: "Artık onunla pek konuşmuyoruz, masasına pek oturmuyoruz. Uzak duruyoruz azıcık..."
Belli ki Yusuf Akoğlu eski hayatında da mutluymuş. Parayı tek mutluluk kaynağı olarak gören, banknot istiflemek için hayatı kendine zehir edenlerden değilmiş. Para, onun mutluluk içinde geçen mütevazı hayatına hiçbir artı değer katmamış. Tersine; onu arkadaşlarından, dostlarından, ailesinden uzaklaştırmış...
İnsan "Keşke bana piyangodan büyük ikramiye çıkmasaydı" der mi? Akoğlu da demiyor zaten...
Ama hüzünlü, ürkek bakışları, daha fazlasını anlatıyor...
Kıssadan hisse: Huzur ve mutluluk içinde yenen 2.5 liralık peynirli börek bazen 10 milyon liradan daha değerlidir. Amacınız 'sürdürülebilir mutluluk' ise hayatınızı asla 'madde' üzerine kurmayın. Unutmayın ki, 'madde' uçucudur ve her 'uçucu madde' sizi, önce mutluymuş gibi hissetitirir ama gerçek mutluluktan hızla uzaklaştırır...