- 2004'te Doğançay Müzesi'ni açtınız. Memnun musunuz her şeyden?
- Bu müzeyi açmamın tek sebebi şudur; ilköğretim çocuklarını kültürle ve sanatla iç içe yetiştiremezsek, bana göre Türkiye'nin geleceği çok karanlık. Annem babam da burada yatıyor, bir şey vereyim bu memlekete istedim. Biraz da hayalperestim tabii... Türkiye'de bir müze yaparsam, yardım yağar sandım!
- Kimse yardım etmedi mi?
- Bir lira yardım eden bile olmadı, hiçkimsenin umrunda değilsin. Hâlâ bana 'Sen aptalsın,' derler bu yüzden.
- Yarışmalar falan yapıyordunuz?
- Müze biter bitmez Beyoğlu'ndaki tüm okullara faks çektim. 'Okulunuzda sanata kabiliyeti olan çocukları lütfen müzeye getirin,' dedim. Beyoğlu konulu resim yarışması yaptık, hediyeler verdik. İkinci sene işi büyüttük, bin 542 ilkokul arasında İstanbul konulu resim yarışması yaptık. 7 bin eser geldi! Laptop, fotoğraf makinesi veriyoruz, ama sponsor bulamadık. Türklerin en zenginlerini bizzat aradım, 'Futbol için veriyoruz,' dediler. Baktım olmuyor, Türk şirketlerinden hayır yok; yabancı şirketleri aradım... Şak diye anında yolladılar istediklerimizi. Ben holding değilim ki. Benim en üzüldüğüm şey bu işte; çok şey yapabilirdik çocuklar için...