Kuyruk sinir bozan bir şeydir. Genellikle bir yokluğa işaret eder. Çocukluğunda benzin kuyruğunun yüz metrelerce uzadığını görenlerimiz için en azından, tercih edilen bir durum değildir. Ama işte bazı kuyruklar da gelişmişlik emaresi. En başta da sergi kuyrukları. Geçen yıllarda özellikle Picasso, Rodin ve Dali sergilerinde Emirgan'daki Sakıp Sabancı Müzesi'nin kapısındaki sıranın caddeye taştığını, neredeyse bir durak boyu uzadığını görmüştük. Millet böyle büyük isimleri kaçırmak istemiyor. Salvador Dali, geçtiğimiz iki ay boyunca, bu defa da Tophane'de kuyruk yaptı. MSGSÜ Tophane-i Amire'deki Dali sergisinin kalabalığı özellikle hafta sonları merdivenlerden akıyordu. Birkaç haftadır, bu defa karşı sırada, en son bienalin gerçekleştiği Antrepo 3'te kuyruk var. Okul servisleri, yaşlı grupları, sergi ziyaretini pek kondurmayacağınız kadın toplulukları, bu defa Van Gogh için buradalar. Van Gogh Alive, esasında bir Van Gogh sergisi sayılmaz tam olarak. Karanlık koca bir alana giriyor ve müzik eşliğinde, dört bir yanınızdan geçen dev görüntülere teslim oluyorsunuz. Ressamın eserlerinden detayların resmigeçidine şahitlik ediyorsunuz bütün duvarlarda, tavanda, zeminde. Bildiğiniz kadrajların olmamasını yadırgıyorsunuz en başta, ama sonra renklerle ve eserlere katılmış hareketli animasyonlarla hipnotize oluyorsunuz. Çocuklar ve yaşlıların bilhassa hoşlanabileceği bir tecrübe. Gezin, gezdirin. Mini dükkanda Van Gogh'un en tanıdık desenlerinden eşarp ve çantalar satıyorlar, bakın.