ABD'de olaya el koyan müesseseler oldu: Önce Pennsylvania'daki bir restoran, altı yaşın altındaki çocukları yasakladı. Sonra Atlanta'da bir pizzacı, ağlayan çocuklara savaş açtı, "Ya getirmeyin ya da çıkıp dışarıda susturun," dedi. Çocuklar geleceğimiz, gelgelelim bazen de cehennemimiz oluyorlar. Özellikle hafta sonları. Harcıalem fast food'cular değil, uzun oturmalık içkili restoranlar da birer çocuk bahçesine dönüşebiliyor. Masalar arasında koşturup haykırırken fren yapamayan bir velet, size toslayıp suyu deviriyor. Sandalyede sakin sakin oturan çocuğu azdıran baba, kızı ayakkabılarıyla yemek masasının üstüne çıkarıyor. Bebeği uyutmak isteyen bitişik masa annesi, 10 dakikadır tepenizde, iki ileri üç geri bebek arabası yürütüyor. Bunların hepsi de klasik imtihanlar. Peki biz ne yapacağız? Sineye mi çekeceğiz? Evvelki hafta sonu, manzarasını de mutfağını da çok sevdiğimiz bir restorandayız. Açtırdığımız şarap şişesi, buz kovasının içinde soğumakta. Arka masanın iki haşarı elemanının nefes nefese ortalıkta koşturmasıyla zaten yeteri kadar ambale olmuşken, baktık ki bir tanesi bizim şarap şişesini parmaklıyor! Parmağını şişenin ağzından içeri sokup sokup döndürüp çıkarıyor... "Hop," diyoruz garsona. İyi niyetle çocuğu uzaklaştırıyor. Ama yarım dakika dolmadan, oğlanın eli gene bizim şişenin ağzında. "Hooop," diyoruz, bir daha. Garson bu defa kovayı az yana ittirip oğlanın annesine de zarifçe "Yavruna sahip ol hanım," çekiyor. Fakat hanım Fransız. Mecaz/metafor değil, Sarkozy'nin memleketlisi. Ve ne yapıyor? Oğlanı alıp şişeye yaklaşıyor. Hayretten büyüyen gözlerimiz karşısında mütebessim, şişenin ağzını uzun uzun okşuyor, sıvazlıyor. Bir yandan da oğlanla mırıl mırıl konuşuyor. Herhalde "Bak bu cici. Yaa cici. Anladın mı? Bunu içiyoruz, ama ellemiyoruz, tamam mı, cici," diyor! Ama bunları yaparken şişenin ellenmedik yerini bırakmıyor! Ve kadın yerine oturur oturmaz, normal çocuk olduğu için söyleneni değil, tabii ki yapılanı tekrar eden oğlanın eli gene bizim şişeye gidiyor! Evet, ne yapacağız?
A) El âlemin veledinin ağzını defalarca parmakladığı şişeden hiç iğrenmeden, bunların kakasına Nutella muamelesi çeken güruha mı dahil olacağız?
B) Bir bardak suyla acı kahve mi söyleyeceğiz?
C) "Yok artık," dedik diye hoşgörüsüz, tahammülsüz, sevgisiz, özetle gene kötü biz mi olacağız?