Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Uçuşan egolar

Kimi 'dostlar' ne diyecek biliyorum. "80'i aştı ya, kocayan bütün erkekler gibi gençlik gösterisi yapıyor." Vallahi değil. Yaşım yüzümde yazılı. Gösteriyle ne kanıtlanacak? Yalnız, 90'ımı da devirsem çıkmayacak bir huyum var: Aklıma bir şey koydum mu yapmadan edemiyorum. Mantığım "Sakın ha!" dese de... Uçma merakı üç yaşımda girmişti kanıma. Salacak sahilinde bütün gün martıların rüzgârla dansını seyreder, karabatakların hızına imrenirdim. İlkokul yıllarımda ise harçlıklarım hep model uçak yapımına gitti. O uğurda para biriktirmek için Nişantaşı-Taksim arasında tramvaya binmez, karda kışta anneme çaktırmadan okula yaya gidip gelirdim. Yurtdışında üniversiteye başlayınca, ilk işlerimden biri uçuş dersleri almak oldu. Planörlerle de uçtum hayli zaman. Motor gürültüsü olmadan bulutların arasında süzülmeye bayılıyordum. Son yıllarda aklım yamaç paraşütçülüğüne takıldı. Düşünün; uçak ya da planördeki gibi kapalı bir yerde değil, açıktasınız göklerde. Doğanın gücüyle aranızda hiçbir şey yok. Rüzgârla elele, yüz yüzesiniz. Bunu yaşayanları ekranlarda gördükçe "Niye o serüvene vakit ayıramadım?" diye kendime kızıyor, kıskanmaktan kuduruyordum.

YİĞİTLİĞE TOZ YAĞMURU
Kaçırdığımı düşündüğüm fırsat geçen gün Girne limanında yürürken karşıma çıkıverdi. Bir vitrinde 'Paragliding' yazısını görünce dükkâna daldım. Kendi de uçucu olan Özgür Bey, iki yabancı paraşüt pilotunu işe alıp tıkır tıkır dönen bir düzen kurmuş. Müşteriler bulundukları yerden alınıp St. Hilarion tepesinin ötesindeki kalkış noktasına götürülüyor, kıyıya paraşüt uçuşuyla indirildikten sonra diledikleri yere bırakılıyor. En çok iki saat sürüyor bütün olay. Parası da atla deve değil: 150 lira. Broşürde hoş bir vaat var: "İsteğinize göre uçuşunuz pilotunuz tarafından sakin bir manzara gezisine veya iniş alanı üzerinde adrenalinizi yükseltecek bir serüvene dönüştürülebilir." Mantığımdan itirazlar yükseldi tabii. Birkaç ay önce kalp damarıma stent takılmış. Bir ay önce aynı günde birkaç 'müdahale' birden geçirmişim. Hekimler "Bu yıl sakın kendini zorlama," demişler. Adrenalin yükseltmenin sırası değil. Değil ama, serde ömür boyu pusula olmuş sivri akıl var. Artı erkek egosu. Çekinip amaçtan şaşmak yiğitliğe toz yağmuru. Yaptırdım rezervasyonu.

KENDİME GÜLÜYORUM
Doğrusunu söyleyeyim: Uçuş keyifli ama kalkışta insanın içgüdü sınırları zorlanıyor. Uçurumla aranızda ne bir cam var, ne bir pano. Koşarak kendinizi boşluğa fırlatıyorsunuz. Bir huyum da cep telefonumu yanımdan ayırmamak ve açık tutmak. Başka türlüsü bütün tanıdıklarıma saygısızlık gibi geliyor. Girne göklerinde turlarken de cebimdeki şeytan icadı açıktı. İngilizİsviçreli karışımı pilotum sevimli ve muzip biriydi. "İyi misin, rahat mısın?" diyordu boyuna. Ben de -biraz abartarakçok iyi ve çok rahat olduğumu söylüyordum. 'Görelim bakalım' duygusuna kapıldı galiba. İniş alanının üstünde acayip kavisler çizmeye başladık. Bir yanda Akdeniz duvarlaşıyor, öbür tarafta havuzlu villa bahçeleri dolanıyordu. O sırada telefonum çalmaz mı! Üniversite kitap editörlüğündeki yardımcım delikanlıydı arayan. Bir çeviri konusunu soruyordu. Rahatlık gösterisinde canımı dişime taktım, fırıl fırıl dönerken uzun uzun konuştum onunla. Arada güzelce iniş yaptık. Egom başarılıydı ama bu yaşımdaki çocukluk komikti. Kitap çevirisi sorunlarıyla karışık akrobasi kargaşası gözümün önüne geldikçe kendime ve bütün erkeklere gülüyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA