Son Güncelleme: Pazar 22.10.2017
Güçlü ekonominin sırrı insan kaynağı
Avrupa Personel Yönetimi Derneği Başkanı Bob Morton, Türkiye’nin dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girebilmesi için İK’ya daha fazla yatırım yapması gerektiğini söyledi
Türkiye son 15 yılda çarpıcı bir ilerleme kaydetti. Asgari ve ortalama maaş, eğitim seviyesi ve yaratıcı projelere verilen destek bakımından olumlu bir değişim yaşandı. Hem üniversiteler hem de büyük kurumlarda İK eğitimlerine ciddi yatırımlar yapıldı. Ancak KOBİ'ler dahil olmak üzere İK profesyonellerinin eğitim, profesyonelleşme ve belgelendirme süreçlerinde daha istikrarlı bir yaklaşıma ihtiyacı var. Eğer bu alandaki yatırımlar artarsa Türkiye dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girebilir. Çünkü daha güçlü ekonomiler güçlü insan kaynağıyla sağlanır.
İK, Türkiye'de geçmişten bu yana çok idari ve tepkisel bir iş kolu olarak görüldü. Bu alan, hâlâ iyileştirmeye açık olsa da pek çok İK profesyoneli, departmanlarının, kurumun stratejik hedeflerine daha uyumlu hale getirme konusunda ciddi bir ilerleme kaydetti. Pek çok İK'cı şimdi yönetim kurulu seviyesinde ve kurum içinde 'insanla ilgili tüm konularda' proaktif rol oynuyor.
ETKİLİ YAN HAKLAR GEREK
Çalışan kaybı, son yıllarda Türkiye'de işverenler için gerçek bir sorun olarak öne çıktı. Hemen her ölçekteki şirket, çalışan bağlılığı programlarını hayata geçirmeye başladı. Ancak İK yöneticileri, tazminat paketlerini oluştururken küçük ama etkili yan haklar ekleyerek daha yaratıcı şekilde hareket etmeliler. Bunun iki avantajı var, işverenlerin pek çok vergi teşvikinden faydalanabilmesinin yanı sıra geleceğin liderini işe almak için gereken teşvik de sağlanmış olur.
İK YÖNETİCİLERİ VİTES YÜKSELTMELİ
İstihdam ilişkisi yönetimindeki hakim standartlar değişiyor. İK profesyonelleri uluslararası ortamı, iş ihtiyaçlarını ve stratejisini daha iyi anlamaya, sadece daha verimli değil daha da etkin olmak üzere inovasyon yapmaları yönünde baskıya maruz kalıyor. Buna paralel İK iş kolunun faaliyet şeklinin evrimini sürdürmesi gerekiyor. Çünkü bazı yöneticiler İK'yı bölmek veya stratejik kabiliyet alanlarını sonlandırmak istiyor. Tüm bu sorunlar göz önünde bulundurulduğunda İK yöneticilerinin vites yükseltmesi gerektiği ortaya çıkıyor. İK profesyonellerinin evrilmes ve uyum sağlaması. Bu alana daha fazla yeteneği çekmeli ve daha güçlü bir gelecek için ihtiyaç duyduğumuz kapasitenin geliştirilmesine daha fazla yatırım yapmalıyız.
farkl ılığı gören ba şar ılı olur
Ülke İK'sı ile global İK arasında önemli farklılıklar var. Global İK müdürlerinin farklı ülke ve kültürlerde faaliyet göstermesi ve istihdamda ortaya çıkan çetrefilli durumları yönetmesi gerekiyor. Uluslararası ortaklıkların başarısız olmasının önemli nedenlerinden biri, ülke içinde ve yabancı bir ülkede çalışan yönetimi arasındaki farkların yeterince iyi anlaşılamamasından kaynaklanıyor. Ülke içinde başarılı olan bir yönetim tarzı, üzerinde gerekli değişiklikler yapılmadan yabancı bir ülkede uygulanırsa genellikle fiyaskoyla sonuçlanıyor. Çeşitli global İK yetkinlik modelleri olsa da coğrafya, endüstri, kurum büyüklüğü ve diğer faktörleri de dikkate alan yöneticiler başarılı olabiliyor.
Bob Morton, 2-3 Kasım'da İstanbul Lütfi Kırdar'da düzenlenecek olan PERYÖN İnsan Yönetimi Kongresi'nde "Çalkantılı zamanlarda yönetmeye hazır mısınız? Dayanıklı liderleri seçmek" başlıklı bir konuşma yapacak.
EN SON HABERLER
- 1 Yeni Malatyaspor'da sözleşmesi sıkıntısı! 10 futbolcu...
- 2 70 bin kişilik çalışan ordusu
- 3 Siemens Ar-Ge’de kadın harekâtı
- 4 Geleceğin şefleri yetişiyor
- 5 Duygusal zekâ sahnede
- 6 Atamalar
- 7 Geleceğin veri bilimcileri ING’den çıkacak
- 8 Genç yetenekler Türk Telekom’da START verdi
- 9 Atamalar
- 10 İşe gitmeden yıllık 800 bin $ kazanıyorlar