Sadık Albayrak kitaplarını okuduğumuzda karşımıza çıkan en ilginç soru şudur: Bugün fikri sahada gerçekleşen tartışmalar dün -yani yakın tarihte- nasıl yapılmıştı? Bu mülahazaların kökenleri nerededir? Ve belki de bu sorular içindeki en önemlisi; biz bu konu başlıklarını neden tartışıyoruz?
Osmanlı'nın kırılma noktaları Sadık Albayrak kitaplarının temel konularıdır. Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet. Özellikle ilmiye sınıfı üzerine gerçekleştirdiği çalışmalar bu üç dönemin kaybolmuş, unutulmuş -unutturulmuş- bölgelerini aydınlatmaya yönelik. Albayrak eserlerinin dikkat çeken bir diğer yanı da tamamen belgelere yaslanması. Kendisinin de kullanmaktan çok hoşlandığı tabirle, belge çağından bilgi çağına ilerlediğimiz bugünlerde arşiv çalışmasının ne kadar önemli olduğunu çok kereler yaşayarak öğrendik.
Sadık Albayrak'ın ilmiye sınıfı üzerinde büyük emek verdiğini diğer eserlerinden biliyoruz. Özellikle Son Devir Osmanlı Uleması adlı majör çalışması bu çabasının en büyük göstergesi. Medrese Yayınevi tarafından dört cilt daha eklenerek, toplamda dokuz cilt halinde yeniden yayınlanan Osmanlı Uleması biyografik bir eserdi. Geçtiğimiz sene yayınlanan edisyonda eklenen ciltlerle birlikte biyografinin de ötesine uzandı. İlmiye sınıfının arasında geçen yazışmalar, tayinler, ölümler, doğumlar, payitahtla olan yazışmalar ve daha nice önemli detay kitaba girmiş oldu. Böylece araştırmacılar için de yeni alanlar açılmış oldu. Şer'i Sicillerdeki asıl belgelerin sayfaların sağına basılarak hazırlanan eser, yirmi yılı aşan bir araştırmanın ve çalışmanın geçtiği merhaleleri gözler önüne seriyor.
Bugünlerde yayınlanan Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e Meşihat Şeriat Tarikat Kavgası adlı eser de yine ilmiye sınıfı üzerinden yapılan tartışmaları esas alıyor. Albayrak'ın daha önce üç ayrı cilt halinde neşrettiği Meşihat, Şeriat, Tarikat Kavgası eseri yine Medrese Yayınevi tarafından tek cilt olarak yeni bir edisyonla okura sunuldu.
Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e Meşihat, Şeriat, Tarikat Kavgası, kökleri Meşrutiyet devrine kadar uzanan önemli tartışmaları belgeler ışığında bir araya getiren temel bir eser.
Kitap, özellikle Meşrutiyet'in ilanı ile başlayan tartışmalarda daha çok İslami heyecan duyup meşihat, şeriat ve tarikat konularında fikir beyanında bulunmuş yazar ve siyasi düşünürlerin görüşlerine yer verirken, ülkemizde yorumların cezalandırıldığı dönemleri temel kaynaklar eşliğinde ele alıyor.
Meşihat dairesi Osmanlı'da ilmiye sınıfının başı ve sadrazamdan sonra devletin ikinci büyük görevlisi olarak kabul edilen Şeyhülislamların görev yaptığı makama verilen isimdir. Özellikle Tanzimat Devrinde dinî temellere dayanan bütün müesseselerin idare ve kontrolü Meşihat Dairesi tarafından yürütülmeye başlanmıştı. Böylece Şeyhülislâm, statü bakımından 19. yüzyılda nâzırlar (bakanlar) ile eşit konuma gelmiş ve hükûmet üyelerinden birisi sayılmıştı.
Osmanlı'nın son yüzyılında Tanzimat'tan Cumhuriyet'e, oradan Cumhuriyet'e kadar süren reform tartışmalarında Meşihat dairesi çeşitli propagandaların hedefi olmuştu. Reformist ve Yenilikçi hareketlerin Batıcı ve Cumhuriyetçi kadrolar eliyle sürdürdükleri münakaşalarda, levanten ve azınlıkların elindeki günlük gazeteler eliyle müftü, kadı, müderrisle birlikte şeyhülislam ve tekke şeyhleri hedefe konulmuştu.
Bu çalışmada, Meşihat'ın ürünü olan müftü ve kadıların cahil ve mürekkep yalamaz kişiler olmadığını ispat eder yönde bilgiler bulunmakla birlikte, dönemin "yenilikçi" hareketlerinin İslami ortama nasıl zararlar verdiğini ispat eder nitelikte belgeler de içermektedir.
Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e Meşihat, Şeriat, Tarikat Kavgası aynı zamanda günümüzde yaşanan Anayasa tartışmaları için de tarihi bir vesika. Aynı zamanda toplumun Müslüman olmanın faziletlerini ne ölçüde taşıdığı, Osmanlı'nın son iki yüzyılda yaşadığı krizler, Batı Avrupa ve Rusya karşısındaki pozisyonu ve sonrasında Cumhuriyet'i doğuracak süreç de büyük bir titizlikle ele alınıyor.
Albayrak'ın tarih gazeteciliği ve fikri takiple birlikte arşivciliği de birleşince ortaya bu dev eser çıkmış. Dönemin dergilerinde ve gazetelerinde dönen tartışmalardan yapılan alıntılar kitabın büyük bir kısmını oluşturuyor. Fakat buradaki özgün taraf ise şu: İlgili okuyucu Meşihat dairesi, şeriat ve tarikat mensupları arasında yaşanan bu fikri tartışmaları bir tür "doku drama" belgesel izler gibi takip edebilir. Bugün tabii fikri polemikler artık TV'lerdeki ve sosyal medyadaki mecralarda yaşanıyor. Geçtiğimiz yüzyılda polemiklerin yeri gazeteler ve dergiler idi. Meşihat Şeriat Tarikat Kavgası da bu tarihi sürecin arşivde kalmış ayrıntılarına neredeyse açılmadık kapı bırakmadan girmeyi başarıyor.
Eserde yer alan makalelerde tarikatlar ve medreseler ile İslami çevrenin dününü ve bugünü, müftülerin, şeyhlerin ve Meşihat dairesinde çalışan diğer isimlerin eğitim durumu, gündelik ilgileri hakkında da bilgi sahibi olunuyor. Eğitim üzerine yapılan tartışmalardan tutun da tekke ve medreselerin reformuna kadar bir dolu önemli meselenin altı çiziliyor. İslami sahada yeterli çalışmanın yapılmadığı pek çok alan var. Geçmişten gelen eğitim yuvalarının yapısı doğru dürüst incelenemedi. Albayrak bu incelemeye işte bugünün Diyanet İşleri Başkanlığı diyebileceğimiz Şeyhülislamlık makamı olan Meşihat dairesinden başlıyor. Yani din işleri merkezinden.
Benim en çok ilgimi çekense İslami çevrelerde kalem oynatmış isimlerin dünya görüşleri oldu. Osmanlı'nın son yüzyılında dünyaya bakışlarındaki çeşitlilik okuru heyecanlandıracaktır diye düşünüyorum. Ayrıca ülkemizde yaşanan Anayasa tartışmaları için de kılavuz nitelikte bir kitap olduğunu belirtmeliyim eserin.