Her gün ağlıyordum artık sahalardayım

Bugün başarılı bir Türk sporcusunun, geçirdiği önemli kaza sonrası Türk hekimleri ve fizyoterapistleriyle nasıl parkurlara döndüğünü okuyacaksınız. Hazal Nehir, parkur sporunu uluslararası alanda da başarıyla temsil eden, ilham veren bir isim. Fakat uzunca bir süre önce Prag’da bir parkurda ciddi bir şekilde düştü. Baş üstü düşmediği için şanslı, Türkiye’de düşmediği için şanssızdı. Hazal Nehir ile gözyaşı dolu, zorlu geri dönüş hikayesini konuştuk
- Sondan mı başlasak; Madrid yakınlarındaki Cuenca isimli su kanalının üzerindeki üç parkurda mücadele ettiniz. Parkurdan ve sonuçtan bahseder misiniz?
- Yaklaşık iki ay önce Red Bull Türkiye ile birlikte harika bir projeyi tamamladık. Çekimler sırasında yağmur nedeniyle kanalda su olmaması gibi zorluklarla karşılaştık. Suyun gelmesini uzun saatler beklemek zorunda kaldık. Neyse ki sonunda çekimlere başlayabildik ve 87 basamaklı parkuru tamamladım. Diğer parkurları da başarıyla bitirdik. Bu proje benim için çok değerliydi ve benzer projelerde yer almayı umuyorum.

HER SEANSTA ZORLANIYORDUM
- Şimdi biraz geriye gitsek. Geçirdiğiniz ciddi bir sakatlık oldu. Ben hep izlerken "Hiç düşmüyorlar mı?" derdim... Bu kazayı görmek tatsız oldu. Kazayı ve sonrasında yaşadıklarınızı anlatır mısınız?
- İki yıl önce, Prag'daki 'Capstone' çekimleri sırasında oldukça ciddi bir sakatlık yaşadım. Düştüğüm anda dirseğimin çıktığını anlamıştım. Hemen hastaneye kaldırıldım ve ilk müdahaleyi orada aldım. Maalesef kolumu yerine oturtamadılar ve ameliyat olmak zorunda kaldım. Ameliyattan sonra kolumdaki demirleri görünce moralim bozulmuştu. Türkiye'ye döndükten sonra ikinci bir ameliyat geçirdim ve fizik tedavi sürecine başladım. Yaklaşık dört ay süren yoğun bir fizik tedaviyle iyileşme sürecim başladı. Şu anda yüzde yüz iyileşmiş olmasam da antrenmanlarıma devam edebiliyorum ve oldukça iyiyim. Umarım bundan sonra böyle bir sakatlık yaşamadan kariyerime devam edebilirim.
- Dönüşünüzde fizyoterapistler sizi çok zorladı mı? Yoksa siz hemen parkurlara dönmeliyim diye onları mı zorladınız? Hiç "Artık yeter, ben de normal bir hayata döneyim" diye düşünmediniz mi?
- Aslında 3-4 ay boyunca haftada 3-4 gün fizik tedaviye gittim. İstanbul'daki bu süreç oldukça zordu. Fizyoterapistler gerçekten çok çalıştırdı ve her seans sonunda ağladığımı hatırlıyorum. Dirseğim ilk başladığımda 90 derecelik bir açıyla tamamen kapalıydı. Hiç hareket ettiremiyordum. Üç ayın sonunda ise dirseğimi tamamen açabilir hale geldim. Ancak bu süreç çok zorluydu. Sürekli çalışmak ve eklemin tekrar kapanmamasını sağlamak gerekiyordu. Bunun yanında güçlendirme hareketleri ve parkura dönüş için özel egzersizler de yaptım. Kendimi aceleye getirmeden tamamen iyileşmek istedim. Çünkü yeni bir sakatlık yaşamak istemezdim.
İKİ GÜNDE BIRAKIRSIN DEDİLER
- Artık en başa dönebiliriz. Parkur sporu Türkiye'de pek yaygın değil. Siz nasıl başladınız? Küçükken izlediğiniz çizgi filmler sizi etkilemiş olabilir mi? Neler izlerdiniz çocukken?
- Parkur maceram, 16 yaşında lisedeyken en yakın arkadaşım sayesinde başladı. Bana 13. Bölge adlı bir film göstermişti. O zamanlar parkurun sokaklarda yapılan bir spor olduğunu bilmiyordum. Üniversitede hip-hop grubumuz vardı ve ben breakdance yapıyordum. Bir gün antrenman sırasında parkur yapan bir grup geldi. Onlarla birlikte denemeye başlayınca bu spora olan ilgim daha da arttı. Aslında parkura 20 yaşında başlamış oldum. Küçüklüğümden beri breakdance'e ilgi duyuyordum. Hatta Benimle Dans Eder Misin? programını izleyerek dans etmeye başlamıştım. Breakdance, beni parkura yönlendiren önemli bir etken oldu.
- Parkur dışında başka bir spor var mı ilgilendiğiniz?
- Başka bir spor olarak, kışın genellikle koşmayı tercih ediyorum. Yaz aylarını ise daha çok parkura ayırıyorum. Dans etmek de benim için büyük bir tutku. Breakdance'e eskisi kadar vakit ayıramasam da halen çok seviyorum. Parkurdan arta kalan zamanlarımda dinlenmeyi tercih ediyorum. Tırmanışa da büyük ilgi duyuyorum. Özellikle İngiltere'deki tırmanış salonları, kış aylarında harika bir alternatif oluyor. Hava kötü olduğunda oraya gidip tırmanış yapabilmek çok keyifli.
- Bu sporu yıllardır yapıyorsunuz. Yakın çevrenizin tepkileri nasıl?
- Ailem artık parkura alıştığı için beni çok destekliyor. Hatta en başta anneme parkurdan bahsettiğimde, ne olduğunu bilmiyordu. Ben de ona açıkladım. 'İki güne bırakırsın' demişti. Ancak 10 sene oldu ve hâlâ bu sporu yapıyorum.
SİNEMA SEKTÖRÜ ZORMUŞ
- Sinema deneyimi de yaşadınız. Beyazperdenin büyüsü için neler düşünüyorsunuz?
- Yaklaşık dört sene önce çekilen Six Underground filminde oynama fırsatı buldum. Çekimler eğlenceli olsa da benim için ilk deneyim ve oldukça zorlayıcıydı. Sabah sekizden akşam on ikiye kadar süren yoğun çalışma temposu, kendime vakit ayırmama engel oldu. Sporcu olarak kariyerime odaklandığım için böyle uzun süreli projelerden uzak durmayı tercih ediyorum. Belki ileride tekrar oyunculuk deneyimi yaşayabilirim ama şu an için önceliğim spor.
EĞİTİM HAYATIM İÇİN PİŞMAN DEĞİLİM
- Spor kariyerinizle birlikte eğitim hayatınız nasıl ilerledi?
- Parkura başladığımda ODTÜ'de birinci sınıftaydım. Ancak parkur, derslerime odaklanmama engel olmaya başladı. Sürekli antrenman yapıyor ve dışarıdaydım. Dersleri geçmekte zorlanınca mühendislik bölümünden ayrılmaya karar verdim. Aslında Erasmus yapmak ve parkuru yurt dışında geliştirmek istiyordum ama ODTÜ'de bu mümkün görünmüyordu. Bu yüzden Hacettepe Üniversitesi'ne geçiş yaptım. Hacettepe'de bir yıl okuduktan sonra İspanya'ya Erasmus'a gittim. İspanya'da parkurum çok gelişti ve yeni sponsorluklar aldım. Dönüşümden sonra ise sürekli yurt dışı yarışlarına katıldığım için okula devam edemedim. Eğitim hayatım parkur yüzünden etkilense de bu karardan hiç pişman değilim. Çok mutluyum.
PANDEMİDE BAHÇEMİ PARKUR YAPTIM
- Evinizin arka bahçesine mini parkur kurmuştunuz bir ara... Pandemi dönemi miydi?
- Pandemi döneminde evimin arkasında küçük bir antrenman alanı oluşturdum. Bu sayede dışarı çıkamasak bile düzenli olarak antrenman yapabildim. Başlarda, arkadaşımın olmaması ve beni destekleyecek kimsenin olmaması zor olsa da tüm dünya aynı durumu yaşadığı için motive olmaya çalıştım. Tek başıma yaptığım bu antrenmanlar sayesinde tekniklerimde büyük gelişmeler oldu. Evimdeki basit ekipmanlarla bile çok daha zorlu hareketler yapabiliyorum.
EN SON HABERLER
- 1 Beklentiler arttıkça boşanmalar da fazlalaşıyor
- 2 Batı’da çocuklar bunalımda
- 3 İçindeki sesi dinleyen bir diva
- 4 Gidenin ardından kalan sessizlik değil dönüşümdür
- 5 Bir düğün dernek meselesi: 150 dolara yuva kuruyorlar
- 6 Video ekranlarından kafamızı kaldıramıyoruz
- 7 Türk liselilerin müthiş başarısı
- 8 Rahmi Aksungur sanatseverlerle buluşuyor
- 9 Anne-babalar ekran başında kayboluyor
- 10 İnsanlık Gazze’deki vahşete daha ne kadar sessiz kalacak?