Ramazan'da beslenme uyarısı diyetisyenden geldi! "Sakın bu öğünü atlamayın"

Diyetisyen Tuğba Nur Selçuk, Ramazan ayında beslenmeyle ilgili önemli bir noktaya dikkat çekti. Sahur öğününün atlanmamasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Selçuk, bu öğünün metabolizma hızını korumak için kritik olduğunu belirtti. Açıklamasında, sahurun atlanması durumunda açlık süresinin 17-18 saate kadar uzayabileceğini ve bu durumun metabolizmanın yavaşlamasına yol açabileceğini ifade etti.
Giriş Tarihi: 03.03.2024 14:32 Güncelleme Tarihi: 03.03.2024 14:36

Diyetisyen Tuğba Nur Selçuk, Ramazan ayında nasıl beslenilmesi gerektiğine ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. Selçuk, oruç tutacak vatandaşların sahur öğününü atlamamaları gerektiğini belirtti. İftar öğününde ise vatandaşların yemekleri yavaş ve iyi çiğneyerek tüketmesi gerektiğini söyleyen Selçuk, çorba ile başlayıp mümkün olduğunca 10-15 dakika kadar ara verilebilmesi takdirde mideye bir anda yüklenilmeyeceğini açıkladı.



"ÖĞÜNLERİN DENGELİ OLMASI ÖNEMLİ"
Öğünlerin dengeli olmasının önemine dikkati çeken Diyetisyen Tuğba Nur Selçuk, "Ramazan ayının gelmesiyle beraber beslenme alışkanlıklarımız büyük ölçüde değişiyor. Özellikle ürün sayımız azalıyor. Bununla beraber de açlık süresi 15-16 saate kadar uzayabiliyor. Açlık süresinin uzaması hem vücutta sıvı kayıplarına hem de enerji alımında yetersizliklere bağlı olarak metabolizma hızında yavaşlamalara sebep olabiliyor. Bu noktada bizim için en önemli faktör sahur öğününü atlamamak. Sahur öğününü mutlaka yapmalıyız. Çünkü sahur yapılmadığı takdirde açlık süresi 17-18 saate kadar uzayabiliyor. Bu da özellikle metabolizma hızında yavaşlamalara sebep oluyor. Öğünlerin dengeli olması önemli. Özellikle sahur öğününde kas ve sıvı kaybının önüne geçebilmek için bunları yeterli miktarda karşılamalıyız. Sahur öğünleri daha çok protein ağırlıkta besinlerden oluşmalı. Yani yumurta, süt ve süt ürünleri, az tuzlu peynir gibi bunları mutlaka bulundurmalıyız. Bununla beraber tam tahıllı ekmek, sebze ve meyve çeşitlerini sahur öğününe dahil etmeliyiz. Hatta çiğ kuruyemiş, çiğ fındık ve çiğ badem gibi yağlı tohumları da beslenmenize eklerseniz tokluk süresi daha da uzayacaktır. Gün içerisinde kan şekeriniz daha dengeli ilerleyecektir. Biz hiçbir zaman ekmeği tamamen kesin gibi bir yorum yapmayız. Ama tam tahıllı ekmek ve miktarına dikkat edildiği sürece tüketilmelidir" dedi.


"SAHURDA TUZ VE BAHARAT İÇERİĞİ ÇOK YÜKSEK ÜRÜNLERİ TÜKETMEMELİYİZ"
Sahurda tuz ve baharat içeriği çok yüksek salam, sucuk gibi şarküteri ürünlerini tüketmemek gerektiğini belirten Selçuk, "Eğer kişinin kronik rahatsızlığı varsa tansiyon, şeker, diyabet gibi bunları tetikleyebilir. Bunlar gün içerisinde tansiyon dengesizliklerine yol açabilir. Su ihtiyacını arttırabilir. Karşılayamayacağınız için vücutta sıvı kaybına yol açar. Bununla birlikte kafeinli içecekleri sahurda mümkün olduğunca tüketmeyelim. Bunun yerine ayran, şekersiz komposto ve ev yapımı meyve suları yükleyebiliriz. Kronik hastalığı olanlar doktoruna danışmadan oruç kesinlikle tutmamalı. Eğer doktoru müsaade ediyorsa ve tutacaksa özellikle iftar, sahur gibi öğünlerinin her besin grubundan içermesine ve vücudunun ihtiyacını karşılayacak kadar besin içermesine dikkat etmeli. Kuru baklagil, et, sebze, yoğurt ve süt ürünlerini mutlaka öğünlerinde bulundurmalıdır" ifadelerini kullandı.


"İFTARI YAVAŞ YAPMALIYIZ"
İftarın yavaş ve çok çiğneyerek yapılması gerektiğini söyleyen Selçuk, "İftardan sonra halk arasında ağırlık dediğimiz durum olmaması için iftar öğünlerini olabildiğince yavaş ve çok iyi çiğneyerek tüketmemiz lazım. Bir çorba ile başlayıp mümkün olduğunca 10-15 dakika kadar ara verebiliriz. Bu hem kan şekerinin dengelenmesini sağlar hem de mideye bir anda yüklenilmemiş olmasını sağlar. Çorba içtikten sonra da ana yemekle başlayabiliriz ama bu ana yemek kesinlikle kızartma ve kavurma gibi yağlı yöntemlerle pişmiş olmamalı. Bunun yerine haşlama, fırında ya da ızgara pişirme yöntemi olabilir. Öğünün yanında mutlaka bir salata olmalı. Bu da kan şekeri dengelenmesini sağlar ve tokluk süresini uzatır. İftar sonrası herkeste tatlı ihtiyacı görürüz. Yemeğin hemen ardından tatlı tüketmek çok da doğru bir tercih değildir. En az 2 saat geçmesini bekleyerek yapacağınız hafif bir ara öğünle bunu dengeleyebiliriz. Bu ara öğün de taze meyve ve kuru meyve olabilir. Yanında da süt ve yoğurt grubu bulundurabiliriz. Tatlı tüketimini de haftanın bir günü ev yapımı tercihen sütlü tatlıları küçük porsiyonda tüketebiliriz. Hamurlu, şerbetli ve kızartma yöntemiyle yapılmış tatlıları mümkün olduğunca tüketmemeye çalışalım bu süreçte" diye konuştu.

HABERİN DEVAMI
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.