Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Eski demokrat Deniz Baykal nasıl değişti?

AKP milletvekili Özlem Türköne, CHP Başkanı Deniz Baykal'a geçenlerde şöyle demişti: "Siz Giovanni Sartori'nin 'Demokrasi Kuramı' adlı kitabını Türkçeye kazandırmıştınız. Demokrasiyi bu kadar özümsemiş biri, bugün nasıl olur da demokrasi konusunda bu noktaya gelir?"
Bir yorumcu buna kızmıştı. Perşembe günü şöyle yazıyordu:
"Baykal o kitabı 1960'larda Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde asistanken çevirmişti. Yani 1976'lı Özlem Hanım, o sırada henüz doğmamıştı bile. Nasıl olur da Baykal'a ayaküstü demokrasi dersi verebilir?"
'Gelenekçi/töreci' bir eleştiriydi bu: "71 yaşındaki Baykal, demokrasinin ne olduğunu 33 yaşındaki bir milletvekilinden mi öğrenecek" denmekteydi.
Gazete, sıradanın sıradanı bir 'Büyüklerine hürmet et' çağrısını, birinci sayfada haber diye okurlarına sunmuştu.
Saçma bir mantık değil mi?
1)
Birisini eleştirmek için bundan sonra doğum tarihine mi bakılacak? Mesela 55 yaşındaki Başbakan, kendisinden 16 yaş büyük diye, Baykal'ı eleştirmeyecek mi?
2) Genel seçimlerden sonraki ilk toplantıya en yaşlı üyenin başkanlık yapması dışında, yaşın ne önemi var? Tüm milletvekilleri milletin temsilcisi değil mi?
3) En önemlisi: Bir kere demokrat olan, hep mi demokrat kalır şu dünyada? (Hangi demokrat kendini, Ergenekon'un (fahri) avukatı ilan eder?)

***
Neyse... Derken cuma günü DTP Başkanı Ahmet Türk'ün, Baykal hakkındaki demeci yayınlandı. Okuyalım:
"Cezaevinden yeni çıkmıştım. 1983 yılıydı. Deniz Baykal geldi. Bizim Kasr-ı Kanco'nun üst katına çıktık. Döşekleri serdik. Üstümüzde yıldızlar. Rakılar açıldı. Söz Diyarbakır Cezaevi'ne geldi. Ben anlattım, o dinledi. İkimiz de duygusallaştık, ağlama noktasına geldik. Deniz Bey dedi ki, 'Bir daha Meclis'e girersek, bunların hesabını soracağım'..."
Ahmet Türk devam ediyor:
"Ben, duyguları paylaştığımız, acıların, işkencelerin ne demek olduğunu anlayan, sorgulayan o Baykal'ı görmek istiyorum." (Murat Yetkin'in söyleşisi, Radikal, 7 Ağustos.)
Ne demiştik:
Diğer siyasi nitelikler gibi demokratlık da doğal, değişmeyen bir özellik değildir.
İşte Baykal'ın hali: Bir zamanlar demokrattı. İşin teorisine de meraklıydı. Herkesin kendisi gibi demokrasiyi benimsemesini arzuluyordu. Demokrasi karşıtı uygulamalara adeta isyan ediyor, hesap sormak istiyordu.
Sonra devir değişti. Baykal, Kemalist bürokrasinin dümen suyuna girdi. Demokrasi karşıtı güçlerle işbirliği yaptı.
Üslubu da farklılaştı: Tutucu, huysuz, kavgacı bir siyasetçi olup çıktı.
Özetle: Ahmet Türk, Özlem Türköne'nin tepkisinde ne kadar haklı olduğunu, hatta az bile söylediğini, canlı örneğiyle gösterdi.
Soralım: Yakışıyor mu Baykal?

***
Teferruat: Söz konusu kitap ilk kez Siyasi İlimler Türk Derneği'nce yayınlandı. (Tarih belirtilmemiş.) Sunuş yazısına bakılırsa, kitap yayınlandığında Deniz Baykal, "asistan" değil, 'Doç. Dr.' idi.
Zaten, kitabın İtalyanca orijinali (Democrazie e definizione) 1957'de çıkmıştı. İngilizcesi ise 1962'de ABD'de 'Democratic Theory' adıyla yayınlanmıştı.
Belli ki 1963'te doktorasını aldıktan sonra ABD'ye giden Baykal, kitapla orada tanışmıştı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA