İdris Kardaş

İdris Kardaş

20 Ekim 2018, Cumartesi

Maskeli balo başlıyor

Suudi Arabistan devleti cinayeti itiraf etti. Günlerdir cevap aradığımız iki konu vardı. İlk netleşen konu gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın artık sağ olmadığı, ikinci konu da cinayetin Suudi Arabistan tarafından işlendiği. Bizzat Suudi devleti itiraf etti bunları. Ölüm nedeni olarak, "çıkan arbede sonucu" dendi. Asıl savaş şimdi başlıyor. Geçtiğimiz yazı üzerinde durduğumuz algı savaşları yani.

Haftalar sonra gelen açıklama kimsenin inanacağı cinsten değil elbette. Ancak uluslararası ilişkilerde gerçeklerden çok algıların önemli olduğunu hepimiz biliyoruz.

Örneğin ABD Dışişleri Bakanlığı her yıl ülkelerin insan hakları karnesini çıkarır. Uzun raporlardır bunlar. Bu hakkı kendisinde neden gördüğü üzerinde daha sonra dururuz. Ancak bu raporları yazarak sağa sola parmak sallayan bir ülkenin; dünyanın her yerinde insan hakları ihlalleri yaptığını, ülkeleri yalanlar üzerine işgal ettiğini, YPG gibi terör örgütlerine onbinlerce tır silah yolladığını düşününce, uluslararası sistem ve devletler için önemli olanın neden gerçekler olmadığını çok daha açık görüyoruz.

Sistemin devamlılığı için önemli olan reel politiktir. Ve bu yüzden de algılar gerçekliğin yerinde kullanıldığında tepki çekmezler. Tam tersi bu metod teşvik edilir sistem içerisinde. Yani teröre destek veren ABD, bizzat terör uygulayan İsrail, Kaşıkçı cinayetini işleyen Suudi Arabistan yada mülteci botlarını batıran Avrupa maskeler takarlar ve herkes bu sistemin bir maskeli balo olduğunu bilir.

Mülteci hakları sözleşmesini yazmakla övünen Batı, mülteci botu batırıp çocukların sahile vurmasını sağladıklarında maskelerini çıkarıp reel politik içerisinde hareket eder. Maskeler, idealist bir sistemin var olduğunu iddia eder ama gerçek çok farklıdır. Sistemin içinde olan, etkili ülkelerden bu maskeyi takmayan neredeyse yok dünyada. Ancak kendi ülkemiz olduğu için söylemiyorum ama bunun en önemli istisnası Türkiye'dir şu anda. Maskeli balo düzeni içerisinde herkese maskenizin altında ne olduğunu biliyoruz diyen bir Cumhurbaşkanımız var. Baloya katılabilecek düzeyde etkili bir ülke olmamız, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu söylemlerinin gücünü ve etkisini de arttırıyor kuşkusuz. Yani sistemin içerisinde sistemi eleştirmenin gücünü çok iyi kullanıyoruz. Maskelerin altındakini görüyor ve her seferinde dürüst olmaya davet ediyoruz bu ülkeleri.

İşte şimdi yeni bir maskeli balo süreci içindeyiz. Bakalım Cemal Kaşıkçı olayını Suudi Arabistan veliaht prensi parasıyla, ilişkileriyle kendi lehine döndürebilecek mi?

Bakalım Trump ve Tel Aviv yönetimi tüm oyunu üzerine kurdukları veliaht prensin üstündeki dikkatleri başka bir yöne çekebilecek mi? BAE ve diğer bazı ülkelerin algı operasyonlarındaki çırpınışları işe yarayacak mı? Evanjeliklerin, siyonistlerin ve diğer Trump dostlarının düşünce kuruluşları, medya organları bu süreçte etkili olabilecek mi?

Algı savaşları şimdi başlıyor. Hangi ülke nasıl bir maske takacak nasıl bir tepki verecek göreceğiz. Ancak idealizmin doruklarında gezmeye çok da kalkmayın. Demokrasiyi yerle bir eden Mısır darbesine Batı'nın verdiği tepkiyi önünüze koyun. YPG'ye silah verenleri düşünün. Mülteci botlarını batıran Avrupa'yı, Suriye'de hastane bombalayan Rusları ve İranlıları unutmayın. Filistin'i İsrail'e terk eden Arap ülkelerini de bir kenara yazın. Bir haydut düzeni içinde olduğumuzu, uluslararası hukukun bizzat onu yazanlar tarafından ihlal edildiğini, herkesin maske taktığını unutmayın.

Türkiye ise milletin desteği ve yüz akımız, gururumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağlam iradesiyle maske takmadan baloya giden tek ülke. Kendimizi bilelim, temsil ettiğimiz değerlerin ve sağladığımız dengenin farkında olalım. Ne büyütelim haddinden fazla ne de küçümseyelim. Haydut düzeni içinde yeganeyiz.

SON DAKİKA