SERDAR KARAGÖZ

Wall Street işgalcileri

Hafta sonu New York'ta 700'den fazla Amerikalı bir protesto nedeniyle tutuklandı.
17 Eylül'den beri süren "#OccupyWallStreet" protestolarına katılanlar, Brooklyn köprüsü üzerinde yürüyüşe başladıklarında tutuklanacaklarını hiç düşünmemişlerdi. Ellerinde sadece rengârenk pankartları ve müzik enstrümanları vardı. Şarkı söyleyip dans ediyorlardı. Polisin müdahalesi sert oldu. 700'den fazla kişinin gözaltına alınması, dünya medyasının ilgisini çekti. Dahası elleri arkadan bağlı olduğu halde ayaklarından tutularak sürüklenen protestocuların görüntüleri "Nerede insan hakları? Nerede Amerika?" sorusunu sordurdu. Bu cümleleri her defasında ülkesinin yaptığı insan hakları ihlallerini batılı meslektaşlarından dinleyen bir ülkenin başı öne eğik medya mensubu olarak kayda geçirmek için yazıyorum. Neyse ki bu mahcubiyetler son dönemlerde azaldı. Hatta artık pozisyonlar bile değişmeye başladı. Bunda Türkiye'nin insan hakları karnesinin (bundan 20 yıl öncesine göre) iyileşmesi kadar Atlantik ötesinin karnesinde 11 Eylül sonrası oluşan kırık notlar önemli rol oynuyor.
ABD'de özellikle 11 Eylül sonrasında güvenlik-özgürlük dengesinde bir kırılma yaşandı. Güvenlik özgürlüğe göre daha fazla önem kazandı. Aradaki makas açıldı. 11 Eylül sonrası "özgürlük-güvenlik dengesi" konusu Amerikan siyaset bilimi akademilerin en popüler tartışma konularından biri haline geldi. Wall Street protestocularına yapılan müdahale de hem Amerikan akademisini hem de Amerikan medyasını uzun süre meşgul edecek. Protestolara yapılan müdahalenin açtığı tartışma bir yandan sürerken son zamanlarda sokağa inen siyaset de Amerika'nın en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiş durumda. Amerikan sağından sonra Amerikan solunun da sokaklarda aktifleşiyor oluşu Amerika'daki gergin siyaset ortamının en belirgin göstergesi. Amerikan siyasetinin gidişatını anlamak için sokaklara da kulak vermek gerekiyor. Ara seçimler öncesi meydanların tek sahibi Çay partisiyken şimdi Amerikan solu 3. haftasına giren protestolarla eylemselliğini arttırıyor.
Protestocular ne istiyor?
Protestocular 17 Eylül'de dünyanın finans merkezinde çadırlar kurarak kendilerine "de facto" bir alan oluşturdular.
Kendilerine "Wall Street işgalcileri" adını veriyorlar.
Wall Street işgalcileri, temelde şunu söylüyor; "bir ülkenin diktatoryası nasıl yıkılırsa, dünyaya dayatılan "sistem diktatörlüğü" de yıkılabilir. Mısırlı gençler bir diktatörün yıkılışını nasıl hızlandırdıysa biz de adaletsiz bir sistemin yıkılışını hızlandıracağız." bu sözler eylemcilerin temel motivasyonu durumunda. Yani "eylemselliğin dönüştürücü gücü"ne yeniden bir umut bağlanıyor ve Amerikalı solcular ilham kaynaklarının "Arap Baharı" olduğunu söylüyorlar.
Protestocular bu sistemin yıkılacağından eminler. Üzerinde "er ya da geç bu sistem yıkılacak, neden şimdi olmasın?" yazılı pankartlar taşıyorlar.
Protestocu gruplar; fakirliğin, gelir adaletsizliğinin, sosyal problemlerin, savaşların kaynağı olarak gördükleri kapitalist sistemin merkezini hedef alıyorlar. Amerikan siyasetini tamamen şirketlerin ele geçirdiğini, demokrasinin sanal bir görüntüden ibaret olduğunu, Amerikan siyasetçisinin dev şirketlerin ve finans lobilerinin esiri olduğunu iddia ediyorlar. Amerikan siyasetçisinin bağış almasına kesinlikle karşı çıkıyorlar. Amerika'da düzenin tamamen "Wall Street" lehine bir işleyişe sahip olduğuna inanıyorlar. Şirket sahiplerinin Amerikan halkını köleleştirdiğini düşünüyorlar.
En çok atılan slogan "biz Amerika'nın %99'uyuz" şeklinde.
Talepleri daha çok Amerika için olsa da dünyadaki ekonomik ve sosyal problemlerin de Wall Street'teki çok uluslu finans şirketlerinin eseri olduğunu düşünüyorlar. Protestoları dünyada yaygınlaştırma ve küresel bir "Arap baharı" ortamı oluşturma niyetindeler.
Liderleri olmayan bu gruba film yapımcısı Michael Moore ve akademisyen Noam Chomsky de destek veriyor. Harekete yön veren Adbusters isimli bir de dergi mevcut. Sosyal medya ve internet blogları ile organize olan protestocular Wall Street'in yanında Chicago, San Francisco, Boston ve Pittsburgh şehirlerinde de organize oluyorlar.
Sokağa inen siyaset
Protestocular aslında Amerikan toplumundaki siyasi polarizasyonun da bir yansıması. Serbest piyasa ekonomisinin kontrolsüzlüğüne, sosyal adaletsizliğe ve Amerikan siyaseti üzerindeki kapitalist baskıya isyan eden protestocular aslında tam da Çay Partisinin (Tea Party) ideolojik olarak istediklerine karşı çıkıyor. Devletin ekonomide olmaması ve sosyal hiçbir harcama yapmaması gerektiğini düşünen Çay Partisi üyelerinin karşısında devletin ekonomik alanda etkin olmasını ve finans şirketlerinin baskısından kurtularak, sosyal düzenlemeler yapmasını isteyen bir grup var artık sokaklarda.
Amerikan sağının eylemsel dinamizmi Çay Partisinden gelirken Amerikan Solunun üzerindeki ölü toprağını da Wall Street işgalcileri kaldırabilir.

Sağı ve solu sokaklara inmiş Amerikan siyaseti nereye gidiyor, sorusunun tek bir cevabı yok. Ama hiç risk almadan şunu söyleyebiliriz; Amerikan siyaseti büyük bir tıkanıklık yaşıyor ve bu tıkanıklık beraberinde kaçınılmaz olarak değişimi getirecek. Amerika'da politize olmuş Amerikalıların sayısı yaşanılan sosyal ve ekonomik krizlerin neticesinde daha da artacak. Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasındaki ideolojik farklılaşma derinleşecek. Eğer Amerikan sağı ikinci bir parti olarak Çay Partisini kurumsallaştırırsa Demokrat Parti daha da sola kayacak. Ve bunların hepsine önümüzdeki 10 yıl içinde şahit olabiliriz.

serdar.karagoz@sabah.com.tr
@serdarkaragoz


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.