Suriye’de Türkiye’siz çözüm olmaz
Suriye'ye sınırları bile olmayan Rusya ve ABD, ülkede ateşkesin sağlanması için karara varmışlar. Ama fıkra burada bitmiyor. Tabii, on binlerce sivili kimyasal silahlarla öldürdüğü kanıtlanan Şam diktatörü boş durur mu? O da bir iki terörist örgüte yönelik yapacakları dışında, Suriye'deki silahlı operasyonlarına ara vereceğini söylemiş.
E o halde sorun bitmiştir.
Suriyelilerin 10 milyonu mülteci konumundaymış, her gün ülkeden apar topar kaçanlar Ege'de, Akdeniz'de boğuluyormuş, Ankara'da, Paris'te bombalar patlıyormuş, takmayın fazla kafanıza. Hatta kesin kesin sesinizi!
Evet, koca koca devletler aynen böyle söylüyorlar. Herkes sussun!
Suriye'deki hava operasyonlarında son olarak Fransız Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün hastanelerini ve okullarını vuran Rusya konuşabilir.
Tanıdığı ve desteklediği Suriye ılımlı muhalefetine ve bölgede Kürt olmayan etnik gruplara saldıran Demokratik Suriye Partisi'ne (PYD) havadan 50 ton silah yardımı yapan ABD konuşabilir.
İşkenceyle ve kimyasal silahlarla öldüremediği vatandaşlarını göç ettirip 23 milyonluk ülkesinin nüfusunu yarıya düşüren başarılı diktatör Esad konuşabilir…
Bir tek kim Suriye'deki durum ve ülkenin geleceği hakkında konuşamaz? Doğru bildiniz, Türkiye!
Gerçekten akıl alır gibi değil.
Oysa Türkiye şu an bir yangın yerini andıran Suriye'ye komşu. Yüzlerce kilometrelik sınırı var. 3 milyona yakın mülteciyi topraklarında misafir ediyor. Türk hükümetinin bugüne değin Suriye mülteciler için harcadığı para 10 milyar Dolar'a yaklaşıyor. Suriye'deki kaosun doğurduğu güvenlik sorunları Türkiye'nin bölgeyle ekonomik ilişkilerini sarsıyor. Şimdiden Türkiye'nin Suriye'ye komşu sınır illerindeki şirketlerin iflas haberleri gelmeye başladı.
Dahası Türkiye, bizzat Şam yönetimini desteklediği terör örgütlerinin yanı sıra, Suriye'deki illegal oluşumlar tarafından defalarca saldırıya uğradı. Suriye'de faaliyet gösteren Irak Şam İslam Devleti, (DAEŞ) ve PYD'nin silahlı kanadı YPG sadece birkaç ay içinde Türkiye'de onlarca sivilin hayatını kaybettiği terör saldırıları gerçekleştirdiler.
Son olarak, geçtiğimiz Çarşamba günü de PYD'nin askeri kanadına bağlı teröristler Ankara'yı kana buladılar. Başkentte, Parlamentonun ve askeri lojmanların bulunduğu noktada bombalı bir araç patlatan PYD'li teröristler, 29 kişiyi öldürdüler, onlarcasını da yaraladılar.
Görüldüğü üzere Türkiye, Suriye'de yaşanan iç savaştan en çok etkilenen ülke. Bunun yanı sıra, aynı Türkiye, komşusundaki sorunun aşılması noktasında da en etkili olabilecek aktör. Bu iddianın tek gerekçesi, Türkiye'nin askeri stratejik önemi değil. Türkiye ve Suriye yüzlerce yıllık ortak bir tarihe sahip. İki ülkenin demografik yapısının niteliği bir birinin kopyası gibi. Suriye'de ve Türkiye'de yaşayan etnik- dini gruplar birbirleriyle aynı. İşte zaten bu yüzden Suriye'den kaçanlar ilk güvenli durağı Türkiye oluyor.
Ne yazık ki, Suriye'deki yangını, Avrupa başkentleri arasındaki telekonferans görüşmeleriyle çözmeye çalışanların ısrarla görmezden geldiği bu gerçekler, her geçen gün kendisini daha fazla hissettiriyor.
ABD, Rusya ya da Avrupa devletleri, 21. Yüzyılın eşiğinde sınırları yeniden şekillendirilen Orta Doğu'da, 1900'lerin ekonomi-politiğiyle var olamayacaklarını anladıklarındaysa hepimiz için çok geç olacak.
Bölgede emperyal hedefleri olmayan Türkiye'nin soruna daha fazla müdahil olmasıysa kötü gidişatı engellemek için akla gelen çözüm. Zira Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde bir uçuşa yasak bölge ya da güvenli saha oluşturulması önerisinin geciktirildiği her gün, Avrupa kentleri üzerindeki göç ve terör tehditlerini arttırıyor.
Daha kaç insanın ölmesini bekliyoruz
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.