Suriye için uluslararası platforma Türkiye mi liderlik edecek?

Türkiye geride bıraktığımız haftada, Suriye konusunda uluslararası camianın içinde bulunduğu açmazı çözecek "uluslararası bir platform" için kolları sıvarken Washington çevrelerinde de "Bu platformun liderliğini Türkiye'nin üstleneceği" görüşü günden güne ağırlık kazanıyor.
Zira, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden geçirilmesi amaçlanan tasarının Rusya'nın vetosu ile sonuçlanmasının ardından gerek Washington gerekse Ankara mevcut düğümü çözecek yeni formül arayaşlarına girmiş, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Washington'a doğru yola çıkmadan önce Türkiye'nin Esad yönetimine yönelik uluslararası bir baskı grubunun kurulması öneresini açıklamıştı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun son iki gündür Washington'da sürdürdüğü yoğun temasların en önemli gündem maddesi de kuşkusuz Suriye'ye acil çözüm arayışları paralelinde Türkiye tarafından önerilen bu uluslararası platformun içeriğinin şekillendirilmesi ve diğer ülkelerle istişare edilmesi oldu.
Bir taraftan Türkiye, önereceği yol haritasına ilişkin son hazırlıklarını tamamlarken diğer taraftan da ABD yönetimi de Pazartesi günü gerçekleştirilecek ikili toplantılar öncesinde kendi pozisyonunu belirlemeye koyuldu.
Washington'un önde gelen düşünce kuruluşlarında gerçekleştirdiği hemen hemen her konuşmada "Suriye konusunda bir uluslararası uyanışa acilen ihtiyaç duyulduğu" mesajın veren Bakan Davutoğlu, yoğun temas ve konuşma trafiğinin arasında Washington'da bulunan İtalyan Dışişleri Bakanı Giulio Terzi ile de bu konuyu da içine alan ikili bir görüşme gerçekleştirdi. Endonezya Dışişleri Bakanı Marty Natalegawa ve Arap Ligi Genel Sekreteri Nebil El Arabi ile yaptığı telefon görüşmelerinde de Arap Ligi Dışişleri bakanları toplantısı öncesinde istişarelerde bulunan Davutoğlu, Arap Ligi'nde alınacak kararlar çerçevesinde gelinen noktayı Pazartesi günü ABD Dışişleri Bakanı Clinton ile değerlendireceklerini aktardı.
Pazartesi-Salı günü Suriye'ye yönelik uluslararası toplantı ve platform oluşturma konusundaki çalışmalarda önemli bir mesafe alınmış olacağını kaydeden Davutoğlu, hafta ortasına doğru daha da net bir tablonun çıkabileceğini dile getirdi. Suriye'deki insanlık dramının durdurulması için BM İnsan Hakları Komisyonu'na Cenevre'de insani yardım konusunda başvuruda bulunma talimatı verdiğini de aktaran Davutoğlu, BM'nin Cenevre ofisinde, Suriye'ye insani yardım akışının sağlanması için Türkiye olarak bir girişim başlatıldığı bilgisini verdi. "BM sistemini harekete geçirmeye kararlıyız" diyen Davutoğlu, bugün de BM Genel Sekreteri ile de bu konuyu içeren bir telefon görüşmesi gerçekleştirecek.
Peki önümüzdeki hafta ortasına doğru daha net bir kimlik kazanacak olan bu uluslararası platformun amacı ne? Şimdiden bu yapının herhangi bir NATO ya da tek taraflı siyasi/askeri müdahale seçeneğine itibar etmediğini söyleyebiliriz. Burada tam tersine mümkün olduğu kadar fazla ülkenin ittifakı ile oluşturulmuş güçlü bir yapı ile hem Şam yönetimi üzerindeki diplomatik baskıları artırması, hem BM karar mekanizmalarını hızlandırması hem de BM'yi insani yardım konusunda bir an evvel harekete geçirmeyi amaçlanıyor.
Davutoğlu'nun pazartesi günü Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Donilon, Dışişleri Bakanı Clinton ve Savunma Bakanı Panetta ile görüşmelerinin ana gündem maddesinin de yine Suriye olması bekleniyor. Özellikle Davutoğlu-Clinton görüşmesi sonrası yapılacak ortak açıklamada da bu yeni platforma daha geniş destek için uluslararası camiaya yönelik güçlü bir mesaj verilmesi kuvvetle muhtemel görünüyor.
BM'de Rusya vetosu ile tıkanan sürecin; ABD, Türkiye, Arap Ligi, İslam Konferansı Teşkilatı, Kuzey Afrika ülkeleri ve Avrupa ülkelerinin de katılımı ve güçlü desteği ile aşılması amaçlanıyor. Tüm bu görüşlerin ve görüşmelerin ışığında Washington'da, "uluslararası platformun" fikir babası olan Türkiye'nin bu oluşumun liderliği için de en uygun ve kuvvetli aday olduğu görüşleri ağırlık kazanıyor.

@nurozkanerbay