Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

İşletmeciler

Balkanlar üzerinden değil ama gene de Batı'dan sarkıp Türkiye'yi birdenbire etkisi altına alan 3G fırtınası yavaş yavaş dinmekte...
İlk heyecan geçti, "üçüncü kuşak" tabir edilen yeni cep telefonlarının yemek pişirmediği, evde kalmış kızlara koca bulmadığı ve mayasıla iyi gelmediği anlaşıldı.
Birçok zampara "görüntülü konuşma" gerçeğinden önce ürktü, "toplantıdayım" ayağının artık sökmeyeceğini anladı, fakat şimdi öyle her markanın görüntülü konuşturmadığı öğrenilince içi rahatladı, "keleğini" almanın ve de eşine bunu açıklayabilmenin yolunu arıyor...
Çok kişi, memişhanede çişini yaparken öbür eliyle de arkadaşını arayıp "şu anda aklıma birdenbire sen geldin" diyemeyecek yani... Adamı döverler...
Çok kişi, kör gözüyle, bit kadar tuşlarla boğuşup avuç içi kadar ekranlarda Internet'i doğru dürüst görememenin ve okuyamamanın getireceği hayal kırıklığına hazırlanıyor, bile bile lades tutumu içinde.
Gene çok kişi, cep telefonuyla ona buna, vara yoğa "bb n'br y?" gibi gereksiz mesajlar göndermenin keyfiyle yetinmedi, bunu bir de elektronik postayla yapmayı umuyor.
Bazı uyanıklar da, nasıl olsa iki-üç yıla kadar çıkacak 4G'yi bekliyorlar ve bin beş yüz papeli de şimdilik ceplerinde tutuyorlar.
Yeni telefonlar "işletmecilerde" de panik yaratmış.
Artık onu bunu kolayca "işletemeyecekler" çünkü görüntü var... Üzülmesinler, yapacakları tek şey, sulu zamparalar gibi telefonun görüntü vermeyen cinsini almak ve de ele güne de "ben eski adamım, alışamadım, aklım ermez, bunu tercih ettim" numarası çekmek, artık kime yedirebilirlerse...
Türk basınında da böyle "işletmeci" çoktur. Yaşlısı da vardır, daha genci de. İşletmecilikleriyle övünürler.
İşin ilginç yanı, bunların hepsi okumuş çocuklar değildir ama hepsi Kemalist çocuklardır!
İsim vermeyelim. Onlar kendilerini bilirler, herkes de onları.
İster telefonla olsun ister yüz yüze, "adam işletenler", kendi zekâlarından kuşku duyan ama kendileri de bunun farkında olmayan zavallılardır. Gizli bir aşağılık kompleksleri vardır ama bunu bir türlü bilinç üstüne çıkaramazlar. Kimisinin eğitimi yetersizdir, kimisinin aklı, kimisinin yeteneği.
Her fırsatta, karşılarındakini sınamak teranesiyle aslında kendi kendilerini sınarlar.
Karşılarındaki "işleyince" de ondan daha zeki olduklarının doğrulandığını sanıp keyif alırlar, mutlu olurlar.
Oysa adam işletmek çok kolaydır çünkü her "normal" insan "işler"...
İşlemesi, onun aptal olduğunu göstermez.
Yalnızca, beriki kadar şark kurnazı ya da çarıklı kurmay olmadığını, ya da kafasının bu gibi saçmalıklar yönünde çalışmadığını gösterir.
Ünlü işletmecilerden biri, geçenlerde, şaka yollu "3G çıktı mertlik bozuldu" demiş.
Yok, mertlik bozulmadı, tam tersine mertlik şimdi düzeldi.
Ama onun gibiler 1950 yılında devrimin bozulduğunu, 1965, 1983 ve 2002 yıllarında ülkenin bozulduğunu da söylerler. İçlerinde daha da ileri gidip bozulmayı 1945 yılından, çok partili sisteme geçişten, hatta 1938'den, Atatürk'ün ölümünden başlatanlar bile vardır. Oysa 1960, 1971 ve 1980 "arızaları" hiç akıllarına gelmez... Türkiye de maşallah bozula bozula bir türlü bitmemiştir.
Oysa bozulanların, daha doğrusu "bozum olanların" kimler olduğu ortadadır.
Çünkü hayat ve tarih ve gerçekler, işletmezler, kendi yollarında yürürler, işletmecileri önüne katıp, işleyip giderler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA