Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Kısırdöngümüzden kaynaklanan toplumsal yorgunluk

Bize sanki kader olarak biçilmiş bu kısırdöngüyü ya kırcağız ya da kıracağız.
Rekabet Kurumu'nun düzenlediği Perşembe Konferansı'nda konuşmacı olan emekli Oramiral Atilla Kıyat mesleki yaşam öyküsünü şöyle özetlemişti:
- İlk darbede Harp Okulu öğrencisiydim, ikincisinde genç bir yüzbaşı, üçüncüsünde yarbaydım, dördüncüsünde koramiraldim. 28 Şubat da dahil olmak üzere darbelerin hiçbiri Türkiye'ye hiçbir yarar getirmemiştir. Belki bir parça günü, günlük olayları kurtarmıştır, ama uzun vadede Türkiye'nin hiçbir sorunu çözülmemiştir.
Star'da Kıymet Sezer'in haberine göre Atilla Kıyat şöyle konuşmuştu:
- Demokratik açılım kapsamında siyasetçiler hoşgörüden uzak açıklamalarda bulunmaktalar. Türkiye Güneydoğu'sundan bir çizgi çekecek, bölünecek diyorlar. Böyle şey olmaz. Olsa dahi şimdiki bölünmüşlüğümüzden daha az tehlikeli olur. En tehlikeli bölünme kafalardaki bölünmedir. Türkiye maalesef bugün kafalarda bölünür noktaya gelmiştir. Ya vatanseveriz, ya vatan hainiyiz, bölücüyüz. Ya Sünniyiz ya Aleviyiz. Laikiz, mürteciyiz... Hep iki ayrı kutuptayız.

Altan Öymen'in kitapları

Altan Öymen'in monografilerinin sonuncusunun adı "Öfkeli Yıllar" dı.
Yola "Bir Dönem Bir Çocuk" la çıkmış, sonra da "Değişim Yılları"nı yazmıştı.
Dünkü Sabah'ta Sevilay Yükselir'le yaptığı söyleşide 1950'ler ve sonrasını anlattığı son cilde neden "Öfkeli Yıllar" dediğini anlatırken, Sevilay Yükselir'in "Bu günleri anlatsaydınız adını ne koyardınız" şeklindeki sorusuna şu cevabı veriyordu:
- Herhalde, "Öfkeli Yıllar-2" derdim. Çünkü bugünün siyasilerinin ve gazetecilerinin arasında yaşanan diyalogsuzluk o günleri aratmayacak kadar kötü.
Taraf'ta Nabi Yağcı ise "Toplumsal Yorgunluk" sorununu ele alarak şöyle yazıyordu geçen hafta:
- Türkiye, öncesi de var ama son bir yıldır macera filmlerine taş çıkartacak ve de üstelik bir senaryo da değil gerçek olayların belgeleri, anlatımları, fotoğraflarıyla dolu haberler sağanağı içinde yaşadı. Göktaşı yağmuru gibi bir şey. Kuşkusuz onun gibi hoş fotoğraflar veren, görsel bir şölene dair değildi bu gerçekler yağmuru. Darbe planları, layihalar, üst üste gelen andıçlamalar, faili meçhul cinayetleri ortaya çıkaran belge ve bilgiler, yere gömülü cephaneliklerin yakalanması, sağa sola atılan, bırakılan komplo silahları...

Toplumsal yorgunluk

- Üst üste bu denli şok yaşayan toplumumuz giderek bir yandan kanıksama diğer yandan yorgunluk emareleri gösteriyor. Halen kesilmeden sürdüğü anlaşılan, "toplumda korku, yılgınlık ve kaos" yaratma planlarının mimarlarınca bu sosyal psikolojinin dikkat dışı bırakıldığını hiç sanmıyorum. Sözünü ettiğim şokların toplumda yarattığı "yorgunluk" hali üstüne düşünmek gerek. Yorgunluk hissi bildiğimiz gibi ya fazla enerji harcanmasından doğar ya da tersine fazla enerji birikiminden, enerjinin boşalamamasından. Toplumumuzda olan bu ikincisidir.
- Gizlide kalmış gerçeklerin açıklanması, ortaya çıkarılması çok önemli, ama eğer gerçeklerin açıklanmasının kendiliğinden tepki doğuracağını düşünür ve beklersek yanılırız. Başka deyişle zamanın kendiliğinden sivil demokrasi, temiz toplum lehine işleyeceğini düşünmek kanımca yanılgı ve hatta çok tehlikeli bir yanılgı olur. Bekleyenlerin, seyredenlerin, toplumun bu yorgunluğu atabilmesi için, açıklanan gerçeklerin bir sonuç verdiğini görmesi gerekir. Bunun için de elle tutulur sonuçların olması gerek. Bu dediğim büyük ölçüde AK Parti iktidarını ilgilendiriyor.

Sabreden derviş

Nabi Yağcı'nın "Elle tutulur sonuçlara gecikmeden ulaşılması gerekir" içerikli beklentisi acaba gecikmeden gerçek olacak mı?
Ancak bilmeliyiz ki bu coğrafyada böyle beklentiler hemen gerçekleşemiyor...
Baksanıza 1938'deki "Dersim Olayları"nın içyüzünü 2009'da, o da bir siyasetçinin gaf yapması üzerine öğrenmeye başladık.
Dilerim ileride bir başka emekli paşa da, aldığı rütbelerin hangi darbe dönemlerine rast geldiğini anlatmak durumunda kalmaz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA