İngiliz Lord Curzon'un hamurunu yoğurduğu, jakoben Batılı akılla malul ve Soros gibi Siyonist neo-conların modern mayalarla fermente ettiği mandacı CHP'nin işgalci zihniyeti bütün yönleriyle deşifre olmuş durumda.
Yerli ve milli olmayı zül sayan bu anlayış sahipleriyle sokağa döktükleri 'ilerici ve devrimci' kitlelerin nihilist genetiğine dair söylenecek çok şey var.
Genetik açılıma CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 'Eski Batı'nın ideolojik aygıtlarından yardım dilenmesiyle devam edelim. CNN, BBC ve NYT'den sonra Alman medyasına konuşmuş Özel.
DW'ye verdiği röportajda bu kez başına sürecek merhemi olmayan Almanya'dan yardım dilenmiş.
Rus romancı Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin Ecinniler romanındaki tespitleri CHP ve destekçilerinin saplandığı bu mandacı ideolojik deliliği çok güzel tahlil ediyor. 1872'de yazılan Ecinniler (Şeytanlar) adlı eser Türkçe'ye 'Cinler' olarak çevrildi.
Dostoyevski'nin Rus toplumu için yazdığı bu romanı devrimci fantezilere kapılan CHP kitlesi ile raf ömrü dolmuş Batı'dan yardım dilenen patolojik siyasilere yönelik derslerle dolu.
***
Romanda
ideolojik sapkınlık, ütopik şiddet, nihilizm, ateizm ve sosyalizm gibi Avrupa merkezci ithal
anlayışlarla Batılı kolonyalist ve mandacı
düşüncelerin Rus toplumu ve insanı üzerindeki
'ilerici tahribatı' ele alınıyor.
Kitapta sadece sokağa çıkan mandacı CHP'lilere değil ülkemizin gençliğini ve insan kaynağını Batı'dan ithal ideolojilerle heder edenlerle buna göz yumanları da derin muhasebelere sürükleyecek pasajlar var. Dostoyevski diğer kitaplarında olduğu gibi bu eserinde de
Doğu'nun maddi ve manevi ilerlemesini baltalayanları gözler önüne seriyor.
Akıl, kalp ve ruh berraklığını kaybetmiş Batı'dan medet umanları deşifre ediyor.
Batı'nın özgürlüğü kolektif bir yalan. Sömürgecilerin özünde
despotizm var. Rus gençlerini sadece cesaretini değil aynı zamanda aklını da kaybeden
Batı'nın 'kutsadığı birey' tanımını örnek almanın tehlikelerine karşı uyarıyor Dostoyevski. Haksız da sayılmaz.
Descartes'in 'Düşünüyorum öyleyse varım' dediği insanı evrenin merkezine koyan hümanizm 19. yüzyılda bireyi 'tanrılaştıran' yaklaşımın temellerini attı.
Hümanizmin
'kadir-i mutlak' hale getirdiği bireyi reddeden
Marks, onu üretim ilişkilerinin çarkında dokunan bir kumaşa, iradesiz bir 'nesne'ye indirgedi. Daha da ileri giden
Nietzsche de
'İnsan geçmişin tortusudur' dedi.
***
Akıl ve erdem yerine arzu ve bilinçaltını ölçü alan
Freud ise bireyi
'Dünyanın kıyısına bırakılmış bir kader kurbanı' diye niteledi. Ona göre her şey gibi kendi hakkında dahi yanılgılar üretip üstelik ürettiği bu yanılgılara da hakikat diye inanan, arzu ve endişelerden ibaret bir yığındı sadece birey. İşte şu an Batı'da ve ülkemizde en çok rağbet gören insan Freud'un
'bilinçaltının kölesi' diye tanımladığı bu
agnostik bireydir.
Özetlersek Batılı bireyin kendini tanrılaştırma serüveni bir
kâbusa, hiçlik, inançsızlık ve yıkıma dönüştü. 'Düşünüyorum öyleyse varım' diyerek böbürlenen insan 360 yıl sonra teselliyi 'akıldışı reçeteler'de aramaya başladı.
Avrupa'daki bu akıldışılık dünyada bugün İslamofobya, CHP ideolojisi,
İsrail siyonizmi, etnik çatışma ve darbeci vesayet rejimleri gibi
modern ırkçılık biçimleriyle arz-ı endam ediyor.
Ancak bu nihilist Batı'nın da mandacı kurşun askerlerinin de sonu geliyor. Kendini kurtaramayan Batı, mandacılarını hiç kurtaramaz. Kanıt mı istiyorsunuz.
Gezi'de Türk gençlerine
Erdoğan'a karşı 'Başkaldırın!' diye manşetler atan solcu
Der Spiegel'e bakın. Bugün o da CHP liderleri gibi yalvarıyor. ABD, Rusya, Türkiye ve Çin arasındaki yenidünya düzeni karşısında paçaları tutuşan dergi
'İhanete uğradık!' manşetleri atıyor. Ve aynı hissiyat CHP ve kitlesinin
mandacı genetiğinde de var.
Hasılı kelâm, devran değişiyor. Dostoyevski'den olmazsa bile yandaşınız Der Spiegel'den biraz olsun ders alın!