İlk yarıyı " Yattara'sız"lık içinde, şaşkın geçiriyordu Trabzon takımı. Karadeniz'de Şampiyonluk ateşinin tekrar yanacağı son iki hafta öncesinde, çimenleri yolması, topu ısırması gereken oyuncuların, bilememezlik ile beceriksizliği "başarıyla" harmanlamaları ilginçti.
Ersun Yanal'ın ayrılışından sonra "bambaşka" oynayanların, Avni Aker'de nostalji yapmaya başlamalarıyla, hedef ile, hedefin peşindeki "kalitenin" uyumsuzluğu yine gözümüze sokuluyordu.
Önce Umut, ardından Alanzinho, kaleci İvankov'a takılırken, ikinci yarı istediği baskıyı kurdu Trabzonspor...
İki teknik adam da değişiklikler ile maçın dengesinin bozmak için akıl üretmenin peşine düştüler. Uzatmanın altıncı dakikasına kadar ne direkten kalecinin kafasına çarpıp gol olmaya niyetlenen bir topu görebildi Avni Aker'dekiler, ne de forvet oyuncularının ayağına "doğru" çarpıp, "doğru" yere yöneleni...Uzatmada taksitle atılan, adeta yenilmek için uğraşılan bir frikik golü yetişti imdada..

SINIRLAR ÖNEMLİ
Bir şeyler olacaksa, olacaktı ama bir şeyler yapabilecekler yine yoktu meydanda. Uzun yıllar sonra şampiyonluğun kokusunu üç puan uzaktan hissederken, neden bunu sadece hissedebildiklerini, dokunamadıklarını özetleyen performanstı aslında dünkü. Teknik adamlara kesilen "naylon" faturaların, "asıl" kopyasıydı yaşananlar. Oynamayanlar da oynadı, oynamadıkları halde, oynamış görününler de sahadaydı. Hocanın adı Ersun veya Ahmet fark etmiyor. Sınırlar, hoca değişince, değişmiyor.
Bursaspor'un son sekiz haftadaki performansının, tam bir takım dayanışmasının eseri olduğunu da gördük. Ama tek bir net pozisyon bulamadan, duran toplar dışında da etkili olamadan kalıyorlardı sahada. Her şeyleri tamam, ama yüreklerindeki "güven" kasları işlevsiz haldeydi. Bir puanlık sevince razı oldukları için kader buna "rıza" göstermedi.
Hüseyin Göçek Hüseyin ve Egemen'in sahada kendisini azarlamasına göz mü yumdu, anlayış mı gösterdi, bilemeyiz. Ama TV ekranında bunlar hoş olmadı. Dört dakika uzatılan maçta, golün artı 6'da gelmesi de ilginçti. Uzatmayı, uzatacak ne bir değişiklik vardı, ne de sakatlık süreci.