Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEDA DİKER

Zamanın gizli kapıları

Kim demiş ki zaman akıp gidiyor, geçmişi geri getiremeyiz, gidenler geri gelmez diye... Bu sözler beni çocukken o kadar korkuturdu ki, hayatta istediğim şeyler için fırsat kaçacak diye ödüm kopardı. Hatta en korktuğum şey, geri dönüşü olmayan hatalar yapmaktı. Yıllar aylara, aylar günlere, günler saatlere, dakikalara bölünmüştü. Saatin tik takları işledikçe, bir daha asla görmeyeceğim şeylerin de eskide kaldığını düşünerek üzülürdüm. Geçip giden şeyler için yas tutardım. Ya bir daha geri gelmezse diye... İçimden daha ağırkanlı olmak geçtiğinde bile acele etmeye çalışırdım. Çünkü zaman su gibi akıp gidiyordu ve geçen her saniye kıymetliydi. Huzur hissetmem gereken yerlerde bile sıkıntı ve telaş olurdu içimde. Eğer düz bir çizgiyse zaman, geçmiş geride kalıyorsa ve gelecek de henüz ulaşamadığım ve kontrol edemediğim bir yerse, üstelik de şimdiki zamanda olan olaylar beni mutlu etmeye yetmiyorsa ne yapacaktım? Bana sadece üzülmek ve tevekkül etmek düşerdi. Kabullenirse, bari acı çekmez, sabretmenin erdemlerini öğrenirdim. Peki, sabretmenin erdemleri neydi? Tevekkül etmek neden bu kadar önemliydi? Durumda hiçbir değişiklik olmayacaksa, neden sabredip oturmalıydım ki?

GERÇEKLİĞİ DEĞİŞTİRMEK MÜMKÜN
Eğer bu denklemde eksik bırakılmış iki önemli unsuru geri koyarsanız, yalnızca yukarda sorduğunuz soruların cevabını bulmakla kalmaz, aynı anda zamanı uzatıp kısaltabilir, eğip bükebilirsiniz. Çünkü zamanın gizli kapıları vardır. Bu kapıları bulabilirseniz, hayatınızdaki beğenmediğiniz tüm gerçekliği değiştirebilirsiniz. Ama bunu yapabilmek öyle kolay iş değil. Çünkü size dayatılan bazı mantıklı öğretilerin ucunu bırakmanız gerekir. Daha farklı bir bakış açısına sahip olmanız gerekir. Peki siz, mantığı ve size hayat boyu öğretilenleri unutmaya cesaret edebilecek kadar çok istiyor musunuz hayatınızda değişiklik yapmayı? Hani şu hiç sevmediğiniz, değişmesi imkansız diye düşündüğünüz şeyi değiştirmenin biraz cesaret, biraz da mantık önermelerinin dışına çıkınca değiştirebileceğinizi bilseniz, kabul eder miydiniz? İlk unutmanız gereken şey, zamanın düz bir çizgi olduğudur. Yani bize dayatılan Gregoryen takvim, zamanın bir daha asla geri gelmeyecek şekilde akıp gittiği fikrini aşılar. Maalesef bu fikri satın aldığımızda, zamanla birlikte elimize geçen fırsatları da bir daha asla geri getiremezmişiz ya da elde edemezmişiz gibi bir hisse kapılırız. Çünkü düz mantık bunu gerektirir. Fırsatlar sonsuza dek kaçtığında, büyük bir hayal kırıklığı ve üzüntü hissiyle yanarız. Üstelik bilinçaltımıza kök korkulardan kaybetme korkusu ve ölüm korkusu yerleşmeye başlar. Tıpkı bir sarmal gibi, artık bu korkular temizlenene kadar, sürekli gerçekliğimize ayni tip problemleri tezahür ettirir. Öyleyse bize unutturulan denkleme yerleştirmemiz gereken ilk şey, zamanın döngülerden oluştuğudur. Tıpkı ayın dünya etrafında her dönüşünde bir kadının regl olması, hamile kalabilmesi, yumurtlaması, gibi... Dünyanın güneş etrafında dönüşü gibi pek çok döngü oluşur. Her birinde o yuvarlak dönüş hattında belirli yerlerde belirli olaylar ya da fırsatlar için potansiyeller vardır. Önemli olan bunları fark etmek ve aktive edebilmektir. Bu alanda önemli öğretmenlerden biri Amerikalı Gregg Braden'dir. The Fractal Time adlı kitabında (ki bu kitap Türkçe'ye çevrilmiştir), her bir önemli olayın insan ve toplumların hayatında benzer fırsatları benzer konumlarda yeniden doğduğunu öğretir. Hatta Amerikalılar, kendi ve dünya tarihini inceleyerek, belirli savaşların, ve önemli olayların döngülerine bakıp,bir sonraki benzer olayın hangi Gregoryen gün ay ve yılda olma potansiyeli olduğunu hesaplamışlardır. Bu konuda öyle başarılı hesaplamalar yapılmıştır ki, artık eski devirlerdeki Nostradamus kehanetleri gibi, gelecek hakkında kehanetlerde bulunmaktadırlar.

ÇEKİM YASASINI UNUTMAYIN
İkinci unutturulan ve denkleme girmesi gereken konu, çekim yasasını kullanarak oluşabilecek fırsat ve potansiyelleri özgür irademizle engelleyebilir ya da kendimize çekebilir olduğumuzdur. Çekim yasası,duygu ve bilinçaltından gelen inanç kalıplarıyla aktive olduğundan, çekmek istediğimiz olayın duygusunu ne kadar çok ve yoğun ve net (yani korkusuz) yayabilirsek, o kadar gerçekleşme zamanı kısalır. Böylece zaten spiral olan zaman çizgisini kısaltabilir ya da uzatabiliriz. Yaşamımızda beğenmediğimiz şeyler mi var? Girin zaman döngünüze, ve usulca duygunuzu değiştirerek ve belirli kurallara uyarak, başka bir döngüye terfi edebilmek için, bulunduğunuz zaman spiralinden çıkış kapısını aralayın. Ve yürüyüp çıkın. Nasıl mı? Bunun uzun cevabını yeni çıkacak kitabımda vereceğim. Yaşanmış örneği ile beraber. Şimdilik sadece bilelim ki, biz zaman mahkumları değiliz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA