Kışın vedasıyla birlikte dünya, doğanın en büyüleyici manzaralarından birini heyecanla bekler: kiraz çiçeği mevsimi. Bu yıl da dünyanın dört bir yanından gezginler, Tokyo'nun Ueno Parkı'nda, Kyoto'nun Filozof Yolu'nda ve Washington'un Tidal Basin kıyılarında bu büyüleyici dönüşümü izlemek için bir araya gelecek.
İster sakura ağaçlarının altında yürüyün, ister uzaktan hayranlıkla izleyin, bir gerçek değişmez: Kiraz çiçekleri, hayatın akışına kapılıp gitmeden anın tadını çıkarmamız gerektiğini hatırlatır. Peki 2025 yılı neden Japonya'dan bu kadar çok bahsediyoruz, neden herkes Sakuraların peşinde Japonya'ya gitmek istiyor? Bu soruların cevabını bulmak üzere Japonya'nın en büyük havayolu şirketi ANA'nın (All Nippon Airways) 12 Şubat'ta İstanbul Havalimanı'ndan, Tokyo Haneda Havalimanı'na başlattığı direkt uçuşlardan birinde ANA'nın davetlisi olarak yola çıkıyorum. Hedef Japonya'nın erken sakura mevsimine tanıklık etmek. Japonya'ya olan bu ani ilginin sebebi ne peki?
Belki Kyoto'nun zamansız güzellikteki tapınakları, Tokyo'nun neon ışıklı rüyaları ya da belki de sakuraların açışına tanıklık etmek... Çünkü onlar, tıpkı hayat gibi, geçici ve narin bir hatırlatıcıdır.
SAKURA: YAPRAKLARIN ŞİİRİ
Ve nihayet, dünyanın dört gözle beklediği an geldi: Sakura mevsimi... Japonya'yı pembe ve beyaz tonlara boyayan bu kısa ama büyüleyici sahne, yalnızca bir çiçeklenme dönemi değil, bir felsefedir. Japonların mono no aware olarak adlandırdığı, hayatın geçiciliğinin farkındalığını sakuralarda görmek mümkündür. Birkaç gün boyunca ülke durur, ağaçların altında toplanır ve hanami ile bu güzelliği kutlar. Sakuraların tüm dünyaya verdiği mesaj şu; umudu, yenilenmeyi ve hayatın geçiciliğini simgeleyen Japonya'nın ulusal çiçeğine bak ve hayatını ona göre yaşa. Tekrar gözden geçir hayatını.
Tıpkı sakuralar gibi, hayat da kısa—bu yüzden açabildiğimiz kadar açmalıyız. Onların güzelliği yalnızca bir an sürer ve bizleri anın tadını çıkarmaya, dolu dolu yaşamaya ve küçük mucizelerin farkına varmaya davet eder. Kyoto'nun zamansız tapınaklarından Tokyo'nun ışıklı sokaklarına kadar Japonya, insana şunu öğretiyor: Anda kal. Her anı, düşen son bir sakura yaprağı gibi sakince yaşa. Eğer hâlâ Japonya'yı görmediyseniz, şimdi tam zamanı.
KYOTO: ZAMANIN İÇİNDE YÜRÜMEK
Kyoto, Japonya'nın geçmişini fısıldayan bir şehir. Geleneksel machiya evleriyle bezeli sokakları, sizi samurayların dolaştığı, çay seremonilerinin sosyal hayatı şekillendirdiği bir döneme götürüyor. Yolculuğuma, rüzgarın dev bambu sapları arasında şarkı söylediği, huzurun doğal bir senfoniye dönüştüğü Arashiyama Bambu Ormanı'nda başlıyorum. Orman çok görkemli ilk anda çarpıyor insanı. Çok uzaklaşmadan beni Fushimi Inari Taisha'nın sonsuzmuş gibi uzanan torii kapıları karşılıyor. The Prince Kyoto Takaragaike, Autograph Collection'daki japon bahçesini görmeden Osaka'ya geçemezdik ve tabii ki öyle yaptık.
OSAKA: JAPONYA'NIN MUTFAK BAŞKENTİ
Osaka, duyular için bir şölen. "Japonya'nın mutfağı" olarak bilinen bu şehir, sokak lezzetleri ve hareketli gece hayatıyla ünlü. Dotonbori, şehrin ritmini en iyi hissettiren yer; neon ışıklar kanala yansırken, sokak tezgahlarından yükselen sıcak, takoyaki ve okonomiyaki kokularıyla iştahınızı kabartıyor. Eğer Kyoto bir sessiz çay evi ise, Osaka gürültülü ve enerjik bir izakaya ikisi de Japonya'nın karakterinin ayrılmaz parçalar...
TOKYO: MÜZELERDE KAYBOLMAK
Tokyo, insanın ömründe en az bir kez görmesi gereken, baş döndürücü bir dünya. Gelenek ile modernliğin mükemmel dengede olduğu bu şehirde, Ginza'nın lüks mağazaları gökdelenlerde yükselirken, Omotesando mimari başyapıtların podyumuna dönüşüyor. Mori Sanat Müzesi, sanat ve gece hayatının iç içe geçtiği Roppongi'de mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir durak. Dijital bir düş dünyası arayanlar için team- Lab Planets Tokyo ise eşsiz bir deneyim sunuyor. Burada suyun içinde çıplak ayakla yürüyebilir, sonsuz çiçeklerin arasında kaybolabilir ve ışık okyanusunda süzülebilirsiniz. Burası sadece bir sergi değil, adeta bir farkındalık yolculuğu. Grand Prince Hotel Shin Takanawa bahçesinde ışıklı yoldan geçip gece sakura deneyimini yaşayabilirsiz.
HAYVANLARLA YEME İÇME ÇOK POPÜLER
Farklı bir duyusal deneyim arayanlar için Tokyo'nun hayvan kafeleri de oldukça ilginç. Baykuşlardan kapibara kafelerine kadar birçok seçenek var. Bir fincan matcha yudumlarken bu sevimli canlılarla vakit geçirebilirsiniz. Omotesando Caddesi boyunca Nezu Müzesi'ne doğru yürürken, Tokyo'nun modernlik ve gelenek arasındaki kusursuz uyumunu hissettim. Müzeye adım attığımda, bambularla çevrili huzurlu bir patika beni karşıladı ve içeride beni bekleyen dinginliğe dair ipuçları verdi.
JAPONYA'YA GİTMEK İÇİN 8 ŞİİRSEL NEDEN
1- VİZESİZ BİR RÜYA
Japonya, Türk vatandaşlarına vize uygulamıyor! Pasaportunu alıp bir bahar sabahında Haneda Havalimanı'na iniş yaptığınızı hayal edin. O an, uzak bir hayalden gerçeğe dönüşen bir masalın içindesiniz artık.
2- FARKLILIKLARIN UYUM DANSI
Gelenekle modernin dans ettiği ender yerlerden biridir Japonya. Bir sokakta kimonolu bir kadının zarafetiyle karşılaşırken, hemen yanındaki dev reklam panolarında anime karakterleri size göz kırpar. Geçmiş ve gelecek burada iç içe...
3- LEZZETLERLE BİR BAŞKA YOLCULUK
Bir lokma suşi, bir kâse ramen, belki de bir fincan matcha... Japon mutfağı sadece mideyi değil, ruhu da doyurur. Tokyo'da bir omakase deneyimi yaşamak ya da Hiroşima usulü okonomiyaki tatmak, başlı başına bir seyahat sebebidir.
4- ZAMANSIZ TAPINAKLAR VE SARAYLAR
Kyoto'nun altın tapınağı Kinkaku-ji'de güneşin suya yansıyan ışığını izlemek... Nara'da, bin yıllık ağaçların gölgesinde eski bir Budist manastırında sessizce yürümek... Japonya, insanı mistik bir yolculuğa çıkarır.
5- VERGİSİZ ALIŞVERİŞ CENNETİ
Japonya'nın 'Tax Free' uygulaması, alışveriş severler için bir başka güzellik. Teknoloji ürünlerinden geleneksel hediyeliklere kadar birçok şeyi daha avantajlı fiyatlarla almak mümkün. Ginza'nın lüks mağazaları ya da Akihabara'nın elektronik cennetinde kaybolmaya hazır olun.
6- HİROŞİMA VE BARIŞIN SESSİZ YANKISI
Hiroşima Barış Anıtı Müzesi, insanlığın karanlık anlarından birine tanıklık etmenizi sağlar. Ancak Hiroşima sadece geçmişin yaralarını taşımaz; aynı zamanda barışa adanmış bir kentin nasıl küllerinden doğabileceğinin de en güzel kanıtıdır.
7- DOĞANIN KUCAĞINDA BİR BAŞKA DÜNYA
Fuji Dağı'nın heybetli silueti, Arashiyama'daki bambu ormanlarının fısıltıları, Okinawa'nın turkuaz suları... Japonya, doğasıyla da insanı büyüleyen bir ülke. Her köşesinde başka bir mucize saklı.
8- ÇAY SEREMONİSİ: BİR ANIN SONSUZLUĞU
Bir çay seremonisi, sadece çay içmek değildir Japonya'da. Sessizliğin, saygının, anın değerini anlamaktır. Kyoto'daki bir çay evinde, bu ritüelin iç huzurunu hissedebilirsiniz.