Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YAVUZ DONAT

Sınırın ötesi

İDLİB

Hatay... Savon Otel... Erken uyandık... Ve kahvaltıda, "Son kararımızı" açıkladık:
-Sınırı geçeceğiz... Suriye tarafına... İdlib'e gideceğiz... Kimse engel olmaya kalkmasın.
Hüseyin Yayman... Hatay Milletvekili... "Karada, havada, denizde... Anca beraber, kanca beraberiz" dedi ve ekledi:
-Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın... Haydi yola çıkalım.
Mehmet Ali Kuseyri... Hatay Ticaret Borsası eski Başkanı... Savon Otel'in sahibi... Söze girdi:
-Sizlere bir şey olursa, yengelerime nasıl hesap veririm?... Ben de geleceğim.
Bizim Yaşar Önel dünden hazır... "Aksiyon var, aksiyon" diye sevindi.
Şubat ayında Afrin'e de "Aynı kadro" gitmiştik... Geçtiğimiz yolda bomba patlatılmıştı... "Kıl payı" kurtulmuştuk.

***


Türkiye... Adil ve vicdanlı ağabey
Köyler... Kasabalar... İlçeler... Geri kalmışlık... Yokluk... Sefalet... Üst baş perişan.
Bizleri gören etrafımızı sarıyor.

"Adil Türk...
Vicdanlı Türk... Ağabey Türk" diyorlar... Arapça.
Toplu fotoğraf çektiriyoruz.
Sonra... Yola devam edeceğiz... Bırakmıyorlar.
Motosiklette... Ağaçta... Çadırda... Türk bayrakları.
Aracımıza binip uzaklaşıyoruz... Arkamızdan koşuyorlar.

***


Gel de ağlama
Yolda... Sık sık "Kontrol noktaları" var... 15 dakikalık yolu 1 saatte gidebilirsiniz.
Büyük bir köyde mola... Sarmada Köyü.
Bir dükkâna giriyoruz... Sahibi Memet Eburas.
Raflar dolu... Makarna... Konserve... Un... Kahve... Şeker... Helva... Yağ... Sabun... Deterjan... Hepsi de "Türk malı."

Memet Eburas
... Tutturuyor, "İlle de sizinle özçekim yapacağız."
Alışveriş... "Türk parası" geçiyor
-Memet'e "Paranın üzerindeki fotoğrafı" gösteriyoruz... "Kim?" dercesine.
Memet... Gururla... Yüksek sesle... "Atatürk" diyor.
Dükkândakiler... Bağıra bağıra... "Atatürk!.. Atatürk!.."
Hüseyin Yayman... Mehmet Ali Kuseyri... Ağlamaya başlıyorlar.

***


TIR kuyruğu
Reyhanlı'yı geçtik... Cilvegözü Sınır Kapısı'na yöneldik.
Yolun sağında inanılmaz bir kuyruk... Çift sıra... Kilometrelerce... TIR kuyruğu.

Türk TIR'ları, Kuzey Suriye yolunda... Demir, çimento, tuğla... Kapı, pencere... Yardım malzemesi... Araç... Aklınıza ne gelirse.
Sınırın Suriye tarafında "Aktarma noktası" var... Bizim TIR'lardaki malzeme, Suriye TIR'larına yükleniyor.

***


Günaydın Cilvegözü
Sınır kapısındayız... Türkçe, Arapça, İngilizce yazılar.
"Bizim taraftaki" görevlilerle sohbet... "Günaydın... İyi nöbetler... Nasılsınız?"
Sonra... "Suriye tarafı." Silahlı askerler... "Selamünaleyküm." Ve bildiğimiz birkaç Arapça sözcük.

Ara bölgede ilk brifing... AFAD Hatay İl Müdürü Ercan Akar... İnşaatlar Sorumlu Koordinatör Mehmet Yücelen... Diğer yetkililer... Değişik kurumlardan... İsim yazmak yok.
Bize "Bölge" anlatılıyor... Kuzey Suriye... Neler göreceğimiz, nelerle karşılaşacağımız konusunda aydınlatılıyoruz.
Ardından... "Yelek" giyiyoruz... AFAD görevli yeleği... Başka türlü yola çıkmak imkânsız... Zira "Bölge" çok riskli.
Bir de "Çanta" veriliyor... "AFAD... Acil Durum ve Yardım Çantası."
Çantada minik bir radyo, pil, düdük, yara bandı, diş fırçası, bloknot, kalem... Yardım malzemeleri var.
Ve... Haydi araçlara... Çevremizde "Koruma" ordusuyla.

***


Hariçten gazel okumak
Afrin... Cinderes... Mabatlı... Şeran... Bülbül... Rajo... Şeyh Halid... "O bölgeyi" Şubat'ta gezmiştik... Zeytinlikti... "İdlib bölgesinden" daha gelişmişti.
İdlib... Şehirler, ilçeler, köyler... Tam bir sefalet... Yokluk.
"Türkiye'nin İdlib'de ne işi var?" diyenleri, lüks bir otobüse bindireceksiniz... "Buralara" getireceksiniz... Bakalım bir daha "Öyle" konuşurlar mı?
Türkiye... Bu insanları...
Milyonları... "Kendi ülkelerinde" tutmaya çalışıyor.
Aksi halde... Öyle bir "Göç dalgası" yaşanır ki... Sel gibi... Tsunami gibi.
Sınırda "Duvar" yok ki... Nasıl durduracaksınız?.. "Kurşuna mı dizeceksiniz?"

***


Yol... Motosiklet dolu
İdlib... Suriye'nin 14 eyaletinden biri... 2011'de... Savaş öncesinde... Nüfusu 1.5 milyon.
Şimdi... Savaştan kaçan gelmiş... 4 milyona yükselmiş.
Yolumuz... Düşük standartta... Toz, toprak... Taş.

Araç yok denecek kadar az... Varsa yoksa motosiklet... Yüzlerce, binlerce motosikletli.
Sağa yanaşıp duruyoruz... Motosikletli Suriyeli, bizi görünce mutlu oluyor... Zorla elimizi öpmek istiyor.
Bir şeyler söylüyor... Arapça bilen bir arkadaş, tercüme ediyor:
-Sizi motosikletine davet ediyor... Gideceğiniz yere daha çabuk götüreceğini söylüyor.

***


Türkiye gelmeseydi...
Yaşlı bir Suriyeli... Sakalı ağarmış.
Elimizi omuzuna attık... Hal, hatır sorduk... Tercüman aracılığıyla.

Yanıt verdi... Tercümesi:
-İyi ki Türkiye geldi... Gelmeseydi çoktan ölmüştük.

***


Suriye'de kadın olmak
Kadınlar çekiyor dünyanın kahrını... Yarım düzine çocuğa bakıyor... Keçinin sütünü sağıyor...
Bir avuç makarnayla yemek yapıyor.
Ellerini havaya açıyor... Türkiye'ye dua ediyor.
"Manzara" anlatılır gibi değil... Gelip görmek gerekiyor.
Yarın... Sınırın ötesinden... Milyonların çilesini anlatmaya devam edeceğiz.
Türkiye'nin yaptığı, içinde "Gariban Suriyelilerin" konakladığı binlerce evi anlatacağız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA