CHP ve MHP neden baraj altında kalmıyor?
Daha Çözüm sürecinden çok önce belliydi. Habur, Oslo ve Açılım projelerinde de millet en baştan yerini belirlemişti. O yüzden Çözüm sürecinin asıl sahibi millettir diyoruz.
Millet, yani Türkü, Kürdü, Arabı, Lazı, Çerkesi, Gürcüsü, Ermenisi, Alevisi, Sünnisi, Boşnakı, Arnavutu ile herkes. Bu toprakların değerlerine ortak aidiyet duyan ana sosyoloji.
İşte millet ilk günden her "barış" denildiğinde heyecan duyduğunu göstermese, şimdiye çoktan süreç biterdi. HDP, hükümet temsilcileriyle birlikte Öcalan'ın PKK'ya yönelik "Silah bırakın" çağrısını kamuoyuna ilan edemezdi. Her yol kazasına, her sabotaja rağmen süreç devam ettiyse, milletin onu sahiplenmesinden.
Kutuplaşma, bunca demokratikleşme ve kalkınma hamlesine rağmen AK Parti'nin başka kesimlerden de oy almasını engelliyor. Çünkü millet barışı, huzuru seviyor. Kutuplaşma, kendi oylarını sabitlediği için en çok muhalefetin işine yarıyor. Birilerinin zannettiği gibi çatışmayı, gerginliği isteyen ve bundan nemalanan AK Parti değil, muhalefet partileri.
Çok değil 2002 yılındaki genel seçimlerinde MHP yüzde 9 oy alarak baraj altında kaldı. Hatta Bahçeli istifa etti ancak daha sonra 'ısrarlar' üzerine geri döndü. CHP'nin bu seçimdeki oyu ise yüzde 19'du. Zaten 1989 seçimlerinde de CHP yüzde 9 bile oy alamayarak baraja takılmıştı.
CHP ve MHP'nin bu seçimlerde aldıkları oylar yaklaşık şöyle;
2002 genel seçimlerinde CHP yüzde 19, MHP yüzde 9 oy aldı.
2007 genel seçimlerinde CHP yüzde 20, MHP yüzde 14 oy aldı.
2009 yerel seçimlerinde CHP yüzde 23, MHP yüzde 16 oy aldı.
2011 genel seçimlerinde CHP yüzde 26, MHP yüzde 13 oy aldı.
2014 yerel seçimlerinde CHP yüzde 27, MHP yüzde 15 oy aldı.
Sürekli Erdoğan'a ve AK Parti'ye hakaret ederek iktidarı kendilerine cevap vermeye zorluyor. Böylelikle hükümetin, herkesi memnun eden icraatlarını anlatıp daha geniş toplum kesimleriyle buluşmasını engellemeye çalışıyor.
Sürekli hakaret ettiği iktidar kanadından cevap geldiğinde ise onu "Ülkeyi kutuplaştırmakla" suçluyor! Kutuplaştıran, ötekileştiren, siyaseti rekabet değil düşmanlık olarak gören muhalefet böylelikle bir taşla iki kuş vuruyor.
Hem iktidarı sürekli savunmaya iterek daha yüksek oy almasını engelliyor hem de bu kutuplaşmadan kar sağlayarak kendi tabanının partiyi terk etmesini engelliyor.
Yani seçim barajına gömülmemek için gerekli oyu muhafaza ediyor...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.