Nişantaşı'nda dolaştıktan sonra alışveriş merkezlerinin insanı nasıl yorduğunu hissettim. Mimari yapıları farklı olsa da mağaza yapılanmasından dolayı çoğu birbirinin aynı. Evet, insanları sosyalleştiriyor (!); mevsimine göre soğukta-sıcakta insanlar için kaçış noktası oluyor ama hiçbir alışveriş merkezi sokağın keyfini vermiyor. Ayırttığım bir kitabı almak için bir alışveriş merkezindeki bir kitapçıya gitmem gerekiyordu. Acelem vardı. Valeye arabayı bırakmak istedim, 'Çok yoğunuz, otoparka girin, orada size yardımcı olurlar' dedi görevli. Ve ben otoparkta 20 dakika dönüp durdum. Oysa işim sadece iki dakikaydı. Bir gün sonra ise Nişantaşı'nda küçük ama keyifli mağazaları turladım, kestane aldım. Oturup bir kahve içtim. Köşedeki çiçekçiyle pazarlık edip (illaki) iki buket çiçeğimi aldım ve mutlu mesut işe döndüm. Yeniden mahallelerimizi özlüyor muyuz ne?