Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İDİLİKANIN MUTFAĞI İDİL ÇİMRİN

Bulgurun tarihçesi

Bulgur insanlar tarafından ilk işlenen gıda maddelerinden biridir. Tarihi 4 bin yıl öncesine kadar dayanan bulgur, günümüze dek pek çok uygarlık tarafından temel besin maddesi olarak kullanılmıştır. M.Ö. 2800 civarında Çin İmparatorluğu'nda bulgurun ham maddesi olan buğday; arpa, darı, soya fasulyesi ve pirinç ile birlikte beş kutsal bitkiden biri olarak görülmüştür. Anadolu kültüründe önemli bir yere sahip olan bulgur, yazılı kaynaklara göre Türkiye'de ilk kez fabrikasyon yöntemlerle üretilmiştir. Bu üretim 1. Dünya Savaşı sırasında ordunun gıda ihtiyacını karşılamak için Rıza Küçükoğlu tarafından kurulan fabrikada yapılmıştır.

TÜRKÜLERE KONU OLDU
Bulgur ana öğün ya da et ve sebze yemeklerinin yanında destekleyici olarak sıklıkla tüketilen bir besindir. Besleyici, doyurucu, lezzetli ve ekonomiktir. Mutfağın önemli bir parçası olmasının yanı sıra Türk folklorunda da yerini almıştır. Manilerde, atasözlerinde ve türkülerde bulgura yer verilir. İnce ya da kalın bulgurla farklı tarifler hazırlanabilir. Sevilerek tüketilen kısır, ince bulgur kullanılarak yapılır. İnce bulgurun kullanılmadan önce pişirilmesi gerekmez, yumuşaması için sadece suda bekletilerek de tüketilebilir. Pilavlık kalın bulgur, ülkemizde sıklıkla tercih edilir. Sade şekilde hazırlanabileceği gibi sebzeli, etli, hindili, nohutlu, mercimekli, domatesli olarak da yapılabilir.



Buğdayın temizlenmesi, kaynatılması, kurutulması, kabuğunun soyularak değişik tipte değirmenlerde öğütülmesi, farklı boyutlardaki taneciklerinin ayrılmasıyla elde edilen sadece su ve buğdaydan oluşan oldukça değerli ve besleyici, yarı hazır bir gıda maddesidir. Tahıl grubu, beslenme piramidinin tabanında yer alan mineral bakımından zengin, önemli ve ekonomik bir karbonhidrat kaynağıdır. Bulgur da tahıl grubu içerisinde yer alan değerli bir besindir. Bulguru daha iyi anlamak için ana hammaddesi olan buğdayı çok iyi tanımak gerekmektedir. Buğday, öz kepek ve endosperm olarak 3 bölümden oluşur ve gerekli olan besin öğelerinin birçoğu öz ve kepek bölümü içerisinde yer alır. Endosperm, içerdiği karbonhidrat ve az proteinlerle buğdayın sadece enerji veren bir bölümüdür. Buğdayın yapısında bulunan öz ve kepek; çinko, magnezyum, krom gibi mineralleri, diyet posasını, bazı fenolleri, fitatları ve selenyumunu; ayrıca da B12 dışındaki bütün B vitaminlerini içermektedir.

BULGURUN FARKI
Buğdaydan yapılan ürünlerde genel olarak buğdayın işlenmesi esnasında bütün öz ve kepek bölümündeki mikro besinler ayrılmakta ve beyaz ekmekte de olduğu gibi bize yalnız buğdayın enerji veren bölümü ulaşmaktadır. Fakat bulgur tam tahıl tanımına uygun bir üründür; çünkü bu öğütülme aşamasını buğday, bulgur üretimi esnasında yaşamamakta ve protein, vitamin, mineral, diyet posasının, daha yüksek olduğu bir ürün ortaya çıkmaktadır. Ayrıca makarna ve pirince göre glisemik endeksinin daha düşük olması bulguru bu tarz gıdalar arasında daha da sağlıklı yapmaktadır. Kısaca bulgur; posa, lif açısından zengin, karbonhidrat değeri daha düşük ve protein değeri yüksek oldukça değerli bir gıda maddesi olarak bizlere ulaşmaktadır.



FAYDALARI
Bulgur besin değeri açısından oldukça zengindir. Pirinç ve makarnaya kıyasla yüksek miktarda B vitamini ve posa içerir. İçeriğindeki lipid kalp hastalıklarını engellemeye yardımcı olur. Pirince göre daha düşük enerji değerine sahip olan bulgur, içeriğindeki posa sayesinde dengeli bir şekilde kana karışır ve glisemik indeksi düşürür. Oldukça yüksek miktarda lif içermesi bulguru bağırsak sağlığı açısından önemli bir pozisyona getirmiştir. Liflerin tok tutucu bir özelliğe sahip olması, bulgura kilo kontrolünde de önemli bir rol yüklemiştir. Dünya Sağlık Örgütü'nün belirttiği üzere günde 25-30 gr civarında lif ihtiyacımız vardır. 1 tabak bulgur bu ihtiyacımızı önemli miktarda karşılamaktadır. Yapısındaki B1 vitaminleri; sinir ve sindirim sistemimizin güçlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Ayrıca bu vitaminin, beriberi hastalığının önlenmesinde düzenli tüketilmesi gerekmektedir. Bulgur içerdiği folik asit sayesinde hamile anneler için de önemlidir. Bulgurun glisemik endeksini düşük olması sebebiyle, şeker hastalarına tavsiye edilir. Ayrıca salatalarda, sıcak ve soğuk yemeklerde kullanılan bir malzeme olması nedeniyle oldukça çeşitlilik sunan bir üründür.

PATLICANLI BULGUR PİLAVI

MALZEMELER
4 yemek kaşığı sıvı yağ
1 adet soğan
1 adet yeşil biber
1 adet kırmızı biber
1 adet patlıcan
2 adet domates
1 yemek kaşığı salça
2 su bardağı bulgur
1,5 tatlı kaşığı tuz
4 su bardağı sıcak su
YAPILIŞI: Patlıcanları soyarak küçük küçük doğrayalım ve tuzlu suda 15-20 dk kadar bekletelim. Soğanı yemeklik doğrayalım ve pembeleşene kadar sıvı yağda kavuralım. Biberleri doğradıktan sonra tencereye ekleyelim ve soğanla birlikte kavurmaya başlayalım. Patlıcanların suyunu süzelim, tencereye ekleyerek 3-4 dakika daha kavurmaya devam edelim. Ardından küçük küçük doğranmış domatesleri ekleyelim ve karıştıralım. Salçamızı da ekleyerek son kez karıştıralım ve tencerenin kapağını kapatarak orta ateşte, yaklaşık 3-4 dakika sebzeler pişene kadar bekleyelim. Pişen sebzelerin üzerine yıkayıp suyunu süzdüğümüz bulgurları ekleyip karıştıralım. Tuzu ve sıcak suyu da ilave ederek karıştıralım. Pilavın üzerini örtecek kadar su yeterli olacaktır. Tencerenin kapağını kapatarak kaynayana kadar önce yüksek ateşte daha sonra kısık ateşte bulgurlar şişip yumuşayana kadar pişirelim. Pilavın suyu yetersiz gelip tencerenin tabanına yapışmaması için ara sıra kontrol etmeyi unutmayın. Suyu azalmış ancak hala pişmemiş ise bir miktar daha sıcak su ekleyebilirsiniz. Pilav suyunu çekip göz göz olduktan sonra ocağı kapatalım. Daha sonra kapağın altına kağıt havlu sererek 15 dakika kadar demlendirelim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA