NBA maçlarını yakından takip edenler bilirler; Hollywood ve şov dünyasının önemli isimleri, basketbol maçlarının en sadık izleyicileri arasında yer alır. Jack Nicholson, Eva Longoria, Brad Pitt, Justin Timberlake, Adam Sandler, Robert de Niro gibi isimleri, tribünlerde sıklıkla görmek mümkün olur. Pazar günü oynanan Türkiye-ABD final maçında da en ön sıra memleketimizin ünlülerine ayrılmıştı. Kimler yoktu ki; Emel Sayın (permalı saçlarıyla), Şahan Gökbakar (itici kırmızı gözlükleriyle), Deniz Seki (sürekli kamerayı takip etmesiyle), Volkan Demirel (jöleleriyle) ve daha adını sayamadığım onlarca isim, sahanın en kallavi yerine konuşlanmıştı. "Ünlü olmayan giremez" tribündekilerden kaç tanesi, hayatında bir lig maçına gitmiştir, orası muamma. Bir iki ay sonra, lig maçlarının kaç kişiye oynandığını görür ve inşallah utanırım. Alanında ülkemizin en başarılı sporcularından biri olan ve hayatı uluslararası turnuvalarda geçmiş bir arkadaşım, bu manzara karşısında, "NBA maçlarında şöhretler, tüm şöhretlerinden arınmış olarak gelir tribüne. Üstünden şöhret elbisesini çıkarır ve sahada ter döken sporcuya saygı duyar. O an için, o sporcuların, kendisinden çok daha önemli, çok daha popüler olduğunu bilir. Bizim ünlüler maşallah kendilerini göstermeye gelmişti tribüne" yorumunu yaptı. Düşündüm de, pek de haksız değildi…