Az önce Pollyanna yemişim gibi bir ruh haliyle pazara gidince de bir garip oluyormuş. Hani utanmasam sepetçiden kaptığım bir minik parçayı koluma takıp, seke seke "Merhaba otçu amca, sana da merhaba enginarcı teyze, hey yumurtacı abla, yumurtaların pek de güzelmiş" diye dolanacaktım. Ama bu zamanda pazara gitmek, hele de Ege'de yaşıyorsanız, gerçekten başlı başına bir mutluluk sebebi. Tezgahlar festival gibi, hepsine ayrı ayrı katıldım gitti. Sap gibi bir başıma yaşamıyorum da tabldotçu işletiyormuşum gibi yaptım yine alışverişimi. Bu kadar baklayı, enginarı, otu kim yiyecek belli değil. Olsun be! Buluruz elbet kadir kıymet bilen "Ay ben onu yemem, bunu ağzıma sürmem" demeyen üç beş şahane dost misafiri...