'Survivor' televizyon ekranında beni en çok eğlendiren yarışma programıydı.
Ama geçen sene ünlü-ünsüz seçilen insanların tahammül edilir yanı yoktu, o yüzden ilk bir-iki bölümden sonra izlemeyi bırakmıştım.
Bu sezon da değişen bir şey yok gibi görünüyor.
Yine kalite değil de; 'cıvık reyting nereden gelir', o düşünülmüş.

GAZI KAÇMIŞ İSİMLER
Gerçi bu tip programlarda; ünlüler tayfasından adam gibi iş yapan, piyasada ciddiye alınan, belli bir standartı tutturmuş hiçbir isim böyle bir yarışmaya katılmaya 'he' demeyeceği için, tabii ünlü diye seçilenler, genelde gazı kaçmış isimler oluyor.
Bir zamanlar 'Ünlüler Çiftliği' diye bir program vardı hatırlarsanız.
Orada da ünlü diye ne kadar elden, ayaktan, gözden ve de gündemden düşmüş isim varsa toplanır; dağın başında bir eve kapatılırdı.
Bir tarafıyla acıklı bir manzara bu tabii...
Gidip de Tarkan'ın, Sertab Erener'in, Cem Yılmaz'ın, Kıvanç Tatlıtuğ'un 'Survivor'a katılacak hali yok!
Reklama ve yeniden gündeme gelmeye ihtiyacı olan isimler kabul ediyor bu tür teklifleri.
Zaten ilk iki bölümü izledikten sonra anlaşıldı ki; amaç sadece ekranda görünebilmek olduğu için, hiçbirinin yarışmayla falan alakası yok!
Bütün yarışmalarda, gönüllülerin ardında nal topladılar.
Bu arada tabii her 'Survivor'da olduğu gibi bu sezon da, yarışmacıların birbirine sevgi- saygı gösterileri, birlik-beraberlik nutuklarıyla başladı. Ama biliyoruz ki "Oraya gelirsem, senin ağzını cart diye yırtarım"larla bitecek.

HÜLYA'YI BEKLİYORUM
Aslında yaşadığımız dünyanın sıkıştırılmış hali 'Survivor'.
Araya, iktidar hırsı, ekmek kavgası girmediği sürece; her şey güllük gülistanlık. Ama 'Kim lider olacak?', 'Karnımız nasıl doyacak?' noktasına gelindiğinde, işte o zaman herkesin içindeki canavarlar, bir bir ortaya çıkıyor.
Bu arada ben asıl Acun Ilıcalı'nın kadrolu elemanı Hülya Avşar ne zaman devreye girecek onu bekliyorum. İlla ki bulur uygun bir pozisyon.
Olmadı formata bir jüri ekler.
Du' bakalım!