1 Ağustos cumartesi, saat 08.00... Gonggg!! Bu gong yeni mesaj sesim. Kendimle zorum var herhalde, hayatıma renk katma formülüme bak! Gong! "Ayşe uyandın mı?" Gelinimiz Zeynep! Bugün, 'the gün'! Alaçat Kırevi'ne koşuyorum. Kahvaltıda düğün ekibi hazır. Organizasyondan sorumlu haftanın adamı Murat Patavi, son iki gün hadiseye el koyan kraliçemiz Feride Edige ve eşi Tanju Abi, Oyiş, gelin Neynep ve ben. Her şey hazır ama çok büyük bir sorunumuz var. Eğer bu iş böyle giderse AKUT gelse düğünü kurtaramaz. Alaçatı'da iki gündür fırtına var. Peçeteleri geçtim, bardaklar bile yerinde durmuyor. Kızlar panikte! Kır düğünü diye tutturdular: "Uçuşan elbise giyelim", al sana uçuşan elbise, elbiseler kafamıza geçecek be!
50 KEL KURTAR BİZİ
Her şeye çözüm bulan Feride Edige buna da çözüm buldu. "Kağıt kalem getirin, 50 kel yazacağız..." Evet bildiğiniz 50 kel Türk erkeğin adını yazıp, gül ağacının altına gömecekmişiz. Ne rüzgar kalırmış, ne yağmur yağarmış... Listeyi yazarken gülmekten ölüyoruz. Annem asla isim vermiyor. "Anne! İsim söyle bir tane..." Annem "Söylemem, ayıp kızım..." "Anne! Kellik ne zamandan beri ayıp oldu, adam kel işte, aynada her sabah görüyor kendini." Neyse, keller yazıldı, gül ağacının altına gömüldü. Gülyüz Mafyan dualara başladı. Son hazırlıklar tamamlandı veee saat 19.00! Gelin odasında makyajını yapıyor, odada kıyametler kopuyor. Kızlar müziği açmışlar, çığlık çığlığa eğleniyorlar. Yan odada damat ve arkadaşları eğlencede. Bütün sevdiklerimiz bir bir giriyorlar Kırevi'nden içeri.
AYŞE AĞLAMASANA!
Ailemiz, İstanbul Gelişim'in ellerine doğduğumuz amcaları: Garo Mafyan, Uğur Başar, Atilla Özdemiroğlu... Beraber şarkılar yazdığımız öbür yarım Mert (Erken). Hıncalım, Haşo, bizim kızlar tayfası, Kero'nun erkek tayfası, Fatih- Fulya Terim, Şansal Abi, Demet Akbağ-Zafer Çika, gecenin en yakışıklısı Ali Çika, canım arkadaşım Aslı ve Berk (Ekşigiller), Ayla-Lerzan ikilisi, Yalın... Zeynep "Babamı çağır hadi, zamanı geldi" diyor. Damat kürsünün yanına geçmek için kapıda bekliyor... Babama gidiyorum "Baba, hadi gel!" Babam çocuk gibi soruyor "Erken değil mi?", "Baba sana hep erken gelecek, hadiii..." O anda dank ediyor kafama. Gözlerim doluyor... Babam ceketini giyerken, Kerem'i görüyorum. "Kerem ablama çok iyi bak" diyorum, yaşlar akıyor gözümden. Kerem'den fırçayı yiyorum "Ayşe ağlamasana!" O da tutamaz, ağlar biliyorum... Babamı gelin odasına çıkartıyorum. Zeynep öyle güzel ki... Canan Yaka öyle zarif bir gelinlik dikmiş ki. Babam ablama sarılıyor... Dayanamıyorum, aşağı görev başına kaçıyorum. Nikah memuru? Hazır! Damat? Hazır! Müzik? Hazır! Yukarı sesleniyorum "Hadi çıkın!" Yerime geçiyorum. Babamın kolunda melek gibi ablam yürüyor.
İŞTE BENİM AİLEM...
Ölmüyorum ama hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Babam ablamı Kerem'e teslim ediyor. Annem babamı yanaklarından öpüyor. Nikahtan sonra konuşmalar yapılıyor. Garo Mafyan piyanoya geçiyor ve ben Kerem'e ablamdan bir şarkı söylüyorum; "Sevdim seni bir kere başkasını sevemem, deli diyorlar bana, desinler değişemem." Bu şarkı Zeynep'in Kerem'e söylediği şarkı. Kerem'in Zeynep'e söylediği ise 'Hoş gör sen' ama şimdi ona girmiyorum, ZÜK (Zeynep Üst Kurulu) ceza kesebilir. Bir daha bir şarkıyı bu kadar hissederek söyleyebilir miyim bilmiyorum. Hani Zeynep, Kerem'e söylüyor ya bu şarkıyı... Aslında ben Zeynep'e söylüyorum "Sevdim seni bir kere..." Devamı tam gaz eğlence... İstanbul Gelişim sahnede... Babamla yan yana şarkı söylüyoruz bütün gece. 'Haşo Bar'ın önünde kıyametler kopuyor. Demet (Akbağ) sahneye geliyor, Yalın geliyor... Gördüğüm en güzel düğün oluyor. Ya 50 keller? İnanamazsınız 50 kelin büyüsü tutuyor, Alaçatı'da bütün gece hafif bir meltem esiyor...
