Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Küllerin içinden uçarak uçarak...

İnsanoğlu kuş misali sevgili okur. Bir gün Panama'da 'Survivor' peşinde koşarken, an itibariyle New York Times Meydanı'nda W Otel'e konuşlanmış bulunuyoruz. Ne macera ama... Her şey Acun Ilıcalı'nın yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiği yeni programı 'Survivor' için Panama'ya uçmamızla başladı. 20 saat sonunda, olayın cereyan ettiği İnci Adaları'ndan Contadora'ya vardık. 'Survivor' yarışmacılarının ıssız ada maceralarını, bir gecede dokuz kişinin bir Hindistan cevizini kırıp da paylaşmalarını, kumlarda yatmalarını, oyunlar oynayıp ödül kazanmalarını izledik. İçimizden de, "Allah kimseyi düşürmesin, dünyaları verseler katılmayız" çektik.

KAPANA KISILMIŞIZ...
Çektik de Allah nazarlardan saklasın, halimiz evlere şenlik! İzlanda'da yanardağ patladı, kül bulutlarından bütün uçuşlar rafa kalktı. Biz de ıssız adada kalakaldık. Issız ada dediğin ilk gün ilginç, ikinci gün e güzel, üçüncü gün bitse de gitsek, dördüncü gün 'Bana soldan soldan geliyorlar' vaziyeti... Hele ki bünyen şehir hayatına, koşturmacaya, gürültüye, devamlı hareket halinde ve olay içinde olmaya alışkınsa... Bence, günümüz şehirli iş bağımlıları için; "Çok bunaldım buralardan, kimsenin olmadığı bir yerde uzun süre kalıp kafa dinlemek istiyorum" külliyen yalan! İnternet, telefon sesleri, korna sesleri, acele yetişme halleri, stres, kazanma- kaybetme savaşları maalesef kanımıza işlemiş bizim. Şehirden uzaklaştığın daha ikinci gün içini garip ve tarifi zor bir korku sarmaya başlıyor. Sanırım kendisinin adı şu: Acaba yokluğumda orada neler oluyor? Birileri arkamdan iş mi çeviriyor? Bensiz hayat nasıl gidiyor? İşler ne oldu? İş yerinde dolaplar dönüyor mu? Bu ve benzeri endişeler kemiriyor ruhunu... Bkz: Kendini göz göre göre kapana kıstırmış ve bundan zevk alan şehir insanı!

UÇACAKSIN UÇACAKSIN
Neyse efendim, bu İzlanda'daki yanardağ kardeş tam zamanında patladı! Bizim dönüşler bilinmeyen bir zamana kadar yattı işte. İhtimallerin havada uçuştuğu bir noktadaydık. Panama'da belirsiz bir tarihe kadar kalmayı gözümüz yemiyorsa iki seçeneğimiz vardı; Panama'dan ya Venezuela-İtalya yapıp oradan şansımızı deneyecektik ya da başka bir yol... Eyvahlar olsun! İtalya uçakları ağzına kadar dolu! Gelecek hafta içinde yer açılır mı? Hımm... O da belli değil! O zaman bir bilmecem var okurlar; İstanbul'a gidişin ikinci yolu ne olabilir? Ne olabilir? İşte bulduk! New York'a gideriz, oradan da THY ile İstanbul! Gerekli telefonlar açıldı, THY New York-İstanbul uçuyordu... Hemen şarkı girsin; uçacaksın uçacaksın havalara uçacaksın. Bu arada Kelebek yazarı arkadaşım Onur Baştürk ile her anımız sitcom tadında.

NELER OLUYOR BİZE?
Havaalanlarındaki her kontrole takılıyoruz, pasaportlar gidip geliyor, görevliler kimseyi değil, bizi sorguya çekiyor. Ve gece 02:15'te "Bir ihtimal daha var o da New York'tan İstanbul'a gitmek mi dersin" şarkısını söyleye söyleye New York JFK'e indik! Amanın! Burada okullar tatil olmuş! JFK'de çıt çıkmıyor, terminaller kapalı, kafeler kapalı, havayolu şirketlerinin masaları sinek avlıyor, koca havaalanında bir görevli bulursanız şanslısınız, terminale yer yatakları atılmış, gruplar halinde yolcular uyuklamakta. Sonunda bir ablayı kıstırıyoruz. Diyoruz, "Abla neler oluyor bize, bize neler oluyor gülüm?"

TERMİNAL'DEKİ TOM GİBİ
Abla başını sallayarak; "Sana bana çok zor, bana sana çok zor" çekiyor. Havaalanında ve şehirde bütün otellerin dolu olduğunu; 12 saat sonra çalışanların JFK'e giriş yapacaklarını öğreniyoruz. Elde bavullar Terminal 4'teki bir telefon kulübesine tünüyoruz. Az sonra Onur, 'Terminal' filmindeki Tom Hanks'e döner mi; döner valla. İşin Türkçesi; eyvah eyvah! Ve birden bir melek kardeş Onur'un telefonuna SMS atıyor, W Otel'de oda bulmuşlar... Şortlarımızla buz gibi New York gecesinde Times Meydanı'ndaki otelimize varıyoruz. An itibariyle otel odasında yazımı çiziktirirken sabah olmasını bekliyorum. Bakalım İstanbul'a zamanında varabilecek miyiz, yoksa New York günlerimiz mi başlıyor? İhtimaller, ihtimaller... Anlayacağınız yazarınız külbastı oldu... Bakalım küllerin içinden uçarak uçarak evime gidebilecek miyim? Arkası yarın...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA