Sevgili Facebook arkadaşlarım, buradan size sesleniyorum.
Allah rızası için...
1. Beni zırt pırt dürtmeyin!
Dürtülmekten hiç hoşlanmadığım gibi dürten Brad Pitt olsa, ağzının ortasına dökme tavayla vurasım geliyor. Dürtülme işine o derece gıcığım, anlayın yani.
Hem kendinize hiç sordunuz mu; bugüne kadar dürterek ne kazandınız?
2. Listeye ekledik diye her mesaja cevap vermek zorunda değiliz. Özellikle "Sen gerçek Ayşe misin?" kıvamındaki mesajlara... Yok değilim ama sen sordun diye itiraf edeceğim.
Bu ne saçma soru!

OYNAMIYORUM!
3. Oyun davetlerinden de bıktım, tükendim; bu aralar Texas Poker furyası aldı gidiyor.
Facebook'a girdiğimden beri tavrım gayet net canlar; ben oynamıyorum!
4. Bi de şu nerede olduğumu herkes görsün şeysi var ya, hani gittiğin mekanı haritada işaretliyorsun, fotoğrafına tutturuyorsun filan; işte onu da ekonomik kullanırsanız sevinirim.
Kendimi; onu, bunu takip eden sapık gibi hissediyorum.
İş bana gelinc, özellikle yerimin belli olmasına ayrıca sinir oluyorum. Bu sözüm de yanımdaki dostlara!
5. Hah! Ekonomik kullanmak demişken; sayfama ya da duvarıma, artık neremse oraya hiç ilgilenmediğim haberleri, ilanları yapıştırmazsanız bahtiyar olacağım. Temizlik yapmaktan canım çıkıyor.
6. Yapıştırmak demişken; her fotoğrafa adımı iğnelemeyin n'olur ya...
Belki güzel çıkmamışım, belki şapsal şapşal bakıyorum, belki yanaklarımın al al, top top durduğu zamanlar...

HİÇ VİCDAN YOK MU?
Hele yılda iki kere başıma gelen 'lise' fotoğraflarımın hortlaması yok mu...
Aaah! Ah ki ne ah; 'olmuyor geceler sabah' kıvamı.
Hiç mi vicdan yok sizde arkadaşım; neden hoşlandığım adam sayfamı açar açmaz en salak, dobiş, perişan, yeniyetme halimle burun buruna gelsin, neden?
Sonra Ayşe'nin neden sevgilisi yok! Yok işte!
Sizin iğnelemeleriniz yüzünden çürüyüp gideceğim buralarda, boynu bükük tek başına....
Her türlü iğneleme.
Şimdilik istek listem bu kadar. Öperim facedaşlar.