Türkiye'de ise, inanması güç ama, en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasında 2009'da 8.5 kat olan gelir farkı, 2010'da 8 kata geriledi.
Tüm dünya ekonomik krizle boğuşurken; ekonomimizin ışık hızıyla büyümesi, işsizliğin azalması vs. tüm bunlar çok güzel hareketler ama yetmez!
Çünkü nüfusun yüzde 61.4'ü, başta kredi kartları olmak üzere borçlarla boğuşuyor. En az kazanca sahip yüzde 20'lik kesimin geliri artsa da; 2009'da yüzde 63 olarak açıklanan maddi yoksunluk oranı, 2010'da yüzde 63.5'e yükselmiş.
İşte tam bu noktada yine Kim Kardashian'ın az vergi ödemesine gelmek istiyorum.
Yok, bizim ünlülerden ekstra vergi istemeyeceğim; onlar önce vergi kaçırmasınlar yeter!
ABD ve Avrupa'da tartışılan 'Robin Hood vergisi' keşke bizde de tartışılsa diyorum.
O da olmadı, vergi eşitsizliğine dikkat çekmek için kampanyalar düzenlense, toplumsal farkındalık yaratılsa...
Birileri muhalefete, sivil toplum örgütlerine boş işlerle uğraştıklarını fısıldasa!

KERİZ GİBİ HİSSETMEK
Çünkü Türkiye'de geçerli olan mantık şu: "Herkes vergi kaçırıyor, ben niye kaçırmayayım!" 50-100 lira vergi kaçıran bile kendini mutlu hissediyor.
Oysa sorunlar daha da büyüyor. Bu, cebinde 100 doları olanın döviz artışına sevinmesi gibi bir şey. İşte bu saçma mantığı ortadan kaldırmalıyız.
Tabii bordrolunun vergisini, daha maaşı yatmadan kesen devlet; özel sektörün de yakasına yapışmalı.
Bugün sıkıcı konulara değindim ama ben de birçoğunuz gibi vergimi ödediğim için kendimi keriz hissetmek istemiyorum!