O şahane terasta sabah kahvesi içerken tesadüf eseri otelin sahibi Fettah Tamince'ye de rastladım... Dubrovnik hakkında konuştuk uzun uzun; 'ne kadar özel bir yer olduğundan' söz ettik. Gazetecilik aşkım depreşti tabii "En sevdiğiniz Rixos hangisi peki?" diye sordum. "Bodrum çok başkadır benim için ama ilk kez burada rahat uyudum ve dinlendim. Buranın böyle bir özelliği var!" dedi. (Laf arasında Antalya eski belediye başkanı Menderes Türel'in pazartesi günü Rixos Group'ta başkan yardımcısı olarak göreve başlayacağını söyledi. Ben "Türel niye kaybetti sizce?" diye sorunca anlattı düşündüklerini. Üzgünüm off the record!) Neyse... Tamince'nin 'buranın en büyük keyfi tekneyle çıkar, mutlaka yapın' tavsiyesiyle pazar günü tekneyle koyları keşfettik. O kadar çok girinti çıkıntı, o kadar çok koy var ki aklınız şaşar! Zaten bol virajlı yollardan otomobille tur attığınızda da rahatça görebilirsiniz, kartpostal gibi! Bütün koylarda deniz pırıl pırıl, salaş sahil balıkçıları ise cabası. Deniz mahsüllerine meraklıysanız, tam yerine düştünüz demektir; çünkü dünyanın en iyi deniz ürünleri burada çıkarılıyor, hatta ihraç ediliyor. Sonuç mu? Benim aklım da, kalbim de Dubrovnik'te kaldı. En kısa zamanda yine oradayım!